Yenidoğan Çetesi Davası duruşmasında 4. gün... Sanık Serdar Yüksel, aldığı paralar için utandığını belirterek, "Keşke almasaydım" dedi

TAKİP ET

Yenidoğan Çetesi Davası duruşması 4. gününde Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Tutuklu sanık Serdar Yüksel, savcılıktaki ifadesinde aldığı paralardan utandığı için susma hakkını kullandığını söyleyerek, "Keşke para almasaydım" dedi. 

Haber: Gaye Şeyma CAN

(İSTANBUL) Yenidoğan Çetesi Davası duruşması 4. gününde Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Tutuklu sanık Serdar Yüksel, savcılıktaki ifadesinde aldığı paralardan utandığı için susma hakkını kullandığını söyleyerek, "Keşke para almasaydım" dedi. 

22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi Davası'nın Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma dördüncü gününde devam ediyor. Duruşmaya, 22 tutuklu sanık cezaevinden getirilirken 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. 2 sanık ise SEGBİS yöntemiyle bağlandı. Duruşmaya, sanıkların ölümüne neden oldukları maktul "Kaya" bebeğin babası Mehmet Hanifi Kaya da katıldı.

Okan Üniversitesi'nde müdür olarak çalışan ve sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek örgüt liderleri ile anlaşmalı olduğu hastaneye sevk edilmesini sağlayıp ücret aldığı iddia edilen tutuklu sanık Serdar Yüksel'e mahkeme başkanı, "Her sevk başı para aldığınız doğru mu?" diye sordu. Yüksel, "Kesinlikle almadım, kendileri veriyordu. İbanımı istediler. Teşekkür mahiyetinde ibanıma para geldi" dedi. Yaptığı yönlendirmelerle ilgili, "Benim yaptığım yönlendirmelerden İstanbul 112'nin haberi var" dedi. 

Savcılıktaki ifadesinde hesap hareketleriyle ilgili sorular kaşısında neden susma hakkını kullandığının sorulması üzerine Yüksel, aldığı paralardan utandığı için susma hakkını kullandığını söyledi, "Keşke para almasaydım" dedi.  

Sanıklardan Sümeyye Nur Taşçı, "Hasta sevki dışında başka bir işlemim yok. Ben Medisense Hastanesi adına vekalet dışında bir işlem yapmadım. Sanıkların hiçbiri aldıkları paraları doğru düzgün anlatamadı. Siz bir günde bir hastaya bakmanız gerekirken üç hastaya bakıyorsunuz ama hastane size bir ücret vermiyor. Fırat Sarı, biz işten çıkmayalım diye bize bu hakediş ödemelerini yapıyordu" dedi.

"Hasan Basri bir şeyden haberim yok diye anlatıyor ama her şeyden haberi var"

Fırat Sarı'nın kendisinden borç aldığını ve tam olarak ödemediğini belirten Taşçı savunmasına şöyle devam etti:

"Fırat Sarı, bizden borç da alıyordu. Aldığı paraları olduğu gibi geri ödemiyordu. Motivasyon ücretleri, biz işten çıkmayalım diye ödeniyordu. Ben Fırat Sarı'yla çalışırken bu tür muhasebe işleriyle uğraşacağımı bilmiyordum. GMZ şirketinin işletmesi Hasan Basri'deydi. Hasan Basri, bir şeyden haberim yok diye anlatıyor ama her şeyden haberi var, ona da para atılıyordu. Ben epikriz falan yazmadım. Yenidoğan bölümünde hemşire olmak için en az bir sene çalışmak gerekiyor. 

"Fatura kesmedim, kaşe kullanmadım, doktorun imzasını atmadım"

Vergiyle ilgili benim üzerime hiçbir şey yok, bir şirket de yok. Kaşe kullanmadım, doktorun imzasını atmadım. Fırat bey bana faturayla ilgili bir şey sorduğunda muhasebecinin numarasını veriyordum. Benim fatura kesmekle alakam yok.

Ben Fehmi Alperen'le Esencan Hastanesi'ne bebeği yattığında tanıştım, onun dışında bir iletişimim yok. Fırat bana, Hüseyin'in ilaç aldığını öğrendiğini ve bunu hastaneden gidip kontrol etmemi istedi.Hastaneden ilaç çalındı mı diye. Hüseyin'in ilaç çaldığını Fırat bey bana söyledi. Gidip kontrol ettiğimde ilaçların hastalara düşülmüş olduğunu gördüm."

SÜRECEK