TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu... Tahsin Ocaklı: "RTÜK muhalif kanallara 20 milyon 649 bin, iktidara yakın kanallara 324 bin 526 lira ceza kesmiş. Bu kadar adaletsizlik olmaz"

TAKİP ET

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde; "Radyo ve Televizyon Üst Kurumu, son on yılda 400 milyar TL'nin üzerinde ceza kesmiş. Özellikle 'muhalif kanallar' diye adlandırdığımız toplamda dört beş tane olan kanala kesilen ceza miktarı 20 milyon 649 bin lira ama havuz kanallar, iktidara yakın olan kanallar için kesilen ceza 324 bin 526 lira. Birine 20 milyon 649 bin, diğerine yani size yakın olanlara 324 bin 526 lira; bu kadar adaletsizlik olmaz" dedi.

(TBMM) - CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde; "Radyo ve Televizyon Üst Kurumu, son on yılda 400 milyar TL'nin üzerinde ceza kesmiş. Özellikle 'muhalif kanallar' diye adlandırdığımız toplamda dört beş tane olan kanala kesilen ceza miktarı 20 milyon 649 bin lira ama havuz kanallar, iktidara yakın olan kanallar için kesilen ceza 324 bin 526 lira. Birine 20 milyon 649 bin, diğerine yani size yakın olanlara 324 bin 526 lira; bu kadar adaletsizlik olmaz" dedi. 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Komisyon Başkanı AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Komisyonda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor. 

CHP Antalya Milletvekili Sururi Çorabatır,  Bakanlığın genel bütçedeki yerinin 15. sırada olmasına tepki gösterdi. "Bu bütçeyle, bu büyüklükteki kültür ve turizmi günümüz ekonomik şartlarında yönetmekte hakikaten çok zorlanırsınız. Sektörün bazı sorunlarını da artık görmezden gelemeyiz inancındayım" diyen Çorabatar, şunları söyledi:

Ülkemizde dünyada eşi benzeri olmayan bir vergilendirme yöntemi uygulanıyor. Vergiden vergi alınan tek ülkeyiz. Bu yöntem içerisinde de en çok üzerine yüklenilen sektör ne yazık ki turizm sektörüdür. Bu maliyet ve vergi yükleriyle sektörün rakipleriyle rekabetini ve devamlılığını sağlamakta önümüzdeki yıllarda güçlük çekeriz. İçeceklerden ve transfer araçlarının yakıtlarından ve transfer için satın alınan araçlardaki ÖTV sektörün üzerindeki ön önemli vergi yüküdür. Yüzde 8'den yüzde 10'a çıkan KDV oranı önemli bir yüktür. Konaklama vergisi direkt cirodan alınıyor. Avrupa ülkelerinde, Japonya'da ve Amerika'da 'şehir vergisi, turizm vergisi, otel vergisi' gibi farklı isimlerde uygulanan, konaklama bedeli üzerinden alınan dolaylı vergidir. Uygulamanın amacı, turizmin altyapısını güçlendirmek, çevre koruma projelerine kaynak sağlamak ve turistlerin kullandığı kamu hizmetlerine katkıda bulunmaktır ama ne yazık ki biz de bu böyle uygulanmıyor. Uygulama genellikle turizm şehirlerindeki yerel yönetimler tarafından belirlenir. Bizde konaklama vergisinin adı, açıklanmamış bir ek KDV uygulamasına dönüşmüştür.

"Ülkemizin imajını etkileyecek demokrasi ve özgürlükler konusundaki yanlış uygulamalar tanıtım bütçesini boşa çıkarma noktasına getirebilir"

Turizm geliştirme payını otelcilerimiz ciro üzerinden ödüyor, zarar etseniz de fark etmiyor, bu parayı ödeyeceksiniz; nitekim ödüyoruz da. Zarar ettiğinizde gelir vergisi ödeniyor mu? TGA payını ödemek zorundasınız. TGA asli görevini yerine getirmekte, birçok önemli işler yapıyor, çok güzel yollar katedildi, biraz önce sunumunuzda izledik. Tanıtım sadece coğrafi güzellikler, deniz, kumsal, gastronomi, kültürel ve arkeolojik mirastan oluşmuyor; o ülkenin ulusal ve uluslararası hukuka bağlılığına, demokrasisine, adalet, huzur ve asayişin seviyesini de bağlıdır. Ziyaretçiler ülke seçiminde bu kriteri artık daha da öne çıkarıyorlar. Ülkemizin imajını etkileyecek başta demokrasi, özgürlükler, hukuk kuralları konusunda yapılan yanlış uygulamalar yüzlerce milyon lirayla yaptığımız tanıtım bütçesini boşa çıkarma noktasına getirebilir.

Reklam filmlerini ve sosyal medya tanıtımlarını TGA sayfasından zaman zaman inceliyorum. Tanıtım filmleri çekildiğini siz de söylediniz. Bunların bir bölümü ürün, bir bölümü destinasyon odaklı. Özellikle, destinasyon odaklı tanıtım filmlerinde bazı bölgelerin 'Neden hâlâ bizim tanıtımımız yapılmıyor?' şeklindeki haklı sistemleriyle ve istekleriyle karşılaşıyoruz. Mesela, Trabzon'u, Ordu'yu, Elâzığ'ı örnek verebiliriz. Ürün çeşitliği tamam ama sağlık, spor, inanç ve kış turizmine yönelik çalışmalarda da geç kaldığımızı, daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

"Sağlık turizminde sahiplik sorunu var"

Bu arada, sağlık turizminde sahiplik sorunu var. Bu alanda yasa dışılık artıyor. Kamuoyunda 'Her sağlık çalışanı her yerde bu işi yapabilir' diye bir algı oluşturuluyor. Kaldı ki sağlık çalışanı bile olmayan kişiler bu sektöre uluslararası alanda çok zarar veriyor. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuya açıklık getirmesi gerekiyor. Bu konuda tespit ve kontrol edilemeyen önemli bir gelir var. Turizm Geliştirme Ajansı'yla ilgili sektörün beklentisi, harcama kalemlerine ilişkin açıklayıcı bilgilerin paylaşılması. Geçen hafta komisyonda Sayıştayla ilgili olan sorularımızı biz Sayın Bakan Yardımcısına aktardık. Sayıştay denetimiyle ilgili beklentiler, Sayıştayın denetim şirketleri tarafından hazırlanan raporunun daha detaylı incelenmesi ve sektörle paylaşması. Ayrıca, Sayıştayın istediği zaman da TGA'yı denetleyebilmesi önemli olacaktır.

"Sektör yatırımcıları çalışanlarına lojman ya da kira desteği sağlasa bile personel istihdamında konaklamalar çok önem taşımakta"

Sektörün istihdam konusunda her geçen gün ihtiyacı artmaktadır. SGK verilerine göre 1 milyon 600 bine yakın işçi çalıştırıyoruz. Çok ciddi personel eksiği ve eğitimiyle karşı karşıyayız. Turizm eğitimine yönelik radikal adımlar atıyoruz, sunumunuzda söylediniz, Millî Eğitim Bakanlığıyla yaptığınız, liselerle ilgili ama bu okullarda hem eğitmen hem oradaki yönetici sorunu hem de müfredat sorunu hâlâ devam ediyor. Bugüne kadar bu programa kaç kişi katıldı, onu merak ediyoruz. Okullarda kaç öğrenci yetiştirildi, istihdamı sağlandı mı? Bunları gençlerimize anlatabilirsek turizm meslek liselerinin de cazibesini artıracağımız inancındayım. Sektör yatırımcıları çalışanlarına lojman ya da kira desteği sağlasa bile personel istihdamında konaklamalar çok önem taşımaktadır. Özellikle personel lojmanı konusunda Bakanlığınızın arazi tahsisi uygulamasını başlattığını biliyoruz fakat arazi tahsis bedelleri piyasanın çok çok üzerinde çünkü ihaleyle veriyorsunuz, ihaleye de insanlar girince bu rakamlar yukarıya çıkıyor. İşletme sahipleri TL bazında sürekli artan gider fiyatları, artan enflasyonla baş başa kalmış, baskı altında kalan kur nedeniyle fiyatlarını belirlemekte ve sözleşme imzalamakta zorluk çekiyor.

"RTÜK'ün tarafsız, şeffaf ve özgür şekilde davranması gerekiyor"

RTÜK konusuna ayrıca değinmek istiyorum. Aynı fiiller için farklı uygulamalar, farklı cezai işlemeler yapılıyor. Bu hususta bazı televizyon kanallarının kayrıldığını görüyoruz. Bu tavır, kurumun tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Bu konuda daha adil olması gerekmez mi? Verilen cezalar medyanın özgür çalışmasını engelliyor. Cezalarda orantısızlık, medya kuruluşlarının faaliyetlerini sürdürmesini engelliyor. Kapatma kararları, demokratik toplum üzerinde medya çeşitliliğini tehdit ediyor. RTÜK'ün tarafsız, şeffaf ve özgür şekilde davranması gerekiyor. Bağımsız denetim mekanizmaları güçlendirilmeli."

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ise iktidarın kültür hegemonyası açıklamarına tepki göstererek medeniyet inşaasının parayla olmayacağını söyledi. Yöresel turizm etkinliklerinin daha fazla desteklenmesi gerektiğini belirten Ocak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Madem ki Kültür ve Turizm Bakanlığı, biraz da kültürel meseleye gelelim. Bu kültürel meselede Sayın Cumhurbaşkanı 2017 yılında bir cümle kullandı: 'Siyasi iktidarız ama maalesef sosyal ve kültürel olarak iktidar olamadık' dedi. Bu doğru, olamadınız, olamayacaksınız da, AK Parti iktidarı bir sosyal ve kültürel iktidarı asla beceremeyecek çünkü yani AKP iktidarının sanata ve kültüre bakışı farklı, her şey sanatta da bilimde de kültürde de bir rant alanı oluşturmaya dayalı, köşe dönücülüğe dayalı her yerdeki her şey. Yani bu alanda servetler elde eden partilileriniz var açıkçası. Her şeyi satın alabileceğini düşünüyorlar ama işin doğrusu öyle olmuyor, parayla kültür de medeniyet de satın alınamıyor.

"Hâlâ bir turizm master planı yok"

Henüz Rize'de turizm yapılan Fırtına Vadisi gibi, İkizdere Vadisi gibi veya başka vadiler gibi bölgelerde hâlâ bir master plan yok, hâlâ bir turizm master planı yok. Geçen yıl da biz bunu burada konuşurken yine yoktu, yine olmayacak. Yani toplumu içine katıp halkın da razı olduğu bir turizm master planı yapılmadıkça işte geçen yıldan bu yıla sadece 3 bini ilave edilen ve toplamda 7 binin üstünde kaçak bungalova sahip olan bir ilde turizm modellemesi olmuş olur. Ne olur? Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın ya da ilgili kurumların o bölgede sıkça yaşadığı heyelan, sel ve deprem tehlikelerine karşı herhangi bir önlem almayarak sizin de bakanlığınızın kurumunda bunlarla ilgili bir inisiyatif almadan, uyarı yapmadan bu turizmin devam etmesine göz yummanız sizi de zorunlu kıldı. Şimdi, gelinen noktada günübirlik turizm yasasından etkilenip artık ticareti de etkilenen ve yapamayan yani sizin ceza kesme yetkinizin ve sorumluluğunuzun içinde kalıp insafınıza bırakılmış olan bir kanunla, korkuyla kimisi yapamıyor, cesaretle birileri yapıyor, bazen de cezalar yazdırıyorsunuz, cezalarla devam ettiriyorlar ama böyle turizm olmaz.

"Muhalif kanallara kesilen ceza miktarı 20 milyon 649 bin lira ama iktidara yakın olan kanallar için 324 bin 526 lira"

Şöyle bir bakıyorum şu Radyo ve Televizyon Üst Kurumu'na, son on yılda 400 milyar TL'nin üzerinde ceza kesmiş -işi ceza kesmek- ama ceza kestiği kanallara bir baktığımız zaman da 'Ne var' diye, burası da çok ilginç; yani son üç yılını size şurada da ben göstereyim, siz tabii oradan göremiyorsunuz ama 2020 yılında 400 bin, 2021'de 0, 2022'de 1 milyon 674 bin kesmiş. Son üç yılda da şöyle bir hâl var: Özellikle 'muhalif kanallar' diye adlandırdığımız toplamda dört beş tane olan kanala kesilen ceza miktarı 20 milyon 649 bin lira ama havuz kanallar, iktidara yakın olan kanallar için kesilen ceza 324 bin 526 lira. Birine 20 milyon 649 bin, diğerine yani size yakın olanlara 324 bin 526 lira; bu kadar adaletsizlik olmaz. Bu ceza yollarıyla en azından kendine özgürlük alanı ifade eden, belediyelerin sorunlarını, kayyum meselelerini anlatabilen, doğru anlatabilen, vatandaşların sorunlarını, gerçekten pazardaki pahalılığı vesaireyi anlatabilen kanallara sadece bu nedenle yani sizi gerçekleri gösterdikleri için büyük cezalar yazıyorsunuz; bu da kabul edilebilir bir şey değildir.

Sayıştay incelemesinde 'Atatürk Kültür Merkezi'nde kitap satışlarına uygulanan iskonto oranlarının yürütme kurulu yerine kurum başkanlığınca tespit edilmesi' diye bir bulguya yer verilmiş. Siz hepiniz ayrı ayrı küçük krallıklar mı kurdunuz, ne oldu yani bu? Kitap satışında kime, ne kadar iskonto olacağına da uygulanacağına da kurumun başına koyduğunuz kişi kafasına göre karar verebiliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Keyfî yönetimi en kılcal damarlara kadar ulaştırdınız."