TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu... Evrim Karakoz: "Sayın Bakan da İstanbul seçimlerinin ardından kayyum olarak atanmıştı. Sanıyorum kayyumluğu çok beğendiği için devam ettiriyor"
CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde, "Sayın Bakan da haksız şekilde iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından kayyum olarak atanmıştı. Sanıyorum kendisi o dönemde kayyumluğu çok beğendiği için haksız ve hukuksuz şekilde kayyum uygulamalarını devam ettiriyor. Esenyurt'ta belediye meclis üyeleri hakkında bir karar bulunmamasına rağmen belediyeye girişleri engelleniyor. Bu Anayasa'ya da hukuk devletine de aykırı bir uygulamadır. Özellikle 31 Mart'tan sonra AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturmaya çalışıldı" dedi.
(TBMM) - CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde, "Sayın Bakan da haksız şekilde iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından kayyum olarak atanmıştı. Sanıyorum kendisi o dönemde kayyumluğu çok beğendiği için haksız ve hukuksuz şekilde kayyum uygulamalarını devam ettiriyor. Esenyurt'ta belediye meclis üyeleri hakkında bir karar bulunmamasına rağmen belediyeye girişleri engelleniyor. Bu Anayasa'ya da hukuk devletine de aykırı bir uygulamadır. Özellikle 31 Mart'tan sonra AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturmaya çalışıldı" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Komisyon Başkanı AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Komisyonda, İçişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor
CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, İçişleri Bakanlığı personelinin özlük haklarında yönelik hiçbir iyileştirme yapılmadığını belirtti. Tüzün ayrıca Genel Kurul'da görüşülmekte olan kanun teklifindeki eksikliklere tepki gösterdi. Tüzün'ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Personel ve araç sayımız artıyor ama İçişleri'ne bağlı 620 bin personelimizin özlük haklarına yönelik hiçbir iyileştirme yapılmadı. TBMM'de bir kanun teklifiniz var. Bu kanun teklifi komisyonda geçtiğimiz hafta görüşüldü. Ne komisyon çalışmalarına ne Genel Kurul'a katılıyorsunuz. Teklif ettiğiniz kanun metninde 48 madde söz konusu, bir torba kanun ve farklı farklı bakanlıkların kanunu bu torbanın içine konulmuş. Görüşmeler esnasında alelacele gönderdiğiniz kanun teklifinde teklif metniyle gerekçe metniyle uymadığı birçok maddeyi CHP olarak gündeme getirdik. Komisyon 3-4 defa ara vermek zorunda kaldı, metinler düzeltildi. Bir kanun teklifinin Gazi Meclis'e sunulduğunda gerekli düzenlemenin incelemeden yapıldığınını en somut örneğini geçtiğimiz hafta gördük.
Böylesine bir kanun teklifini Genel Kurul'da görüşmeye başladık. Teklifin içindeki 13 madde geçmişte kabul edilip Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından Anayasa Mahkemesi iade etmiş ve tekrar görüşülmesini istemiştir.
"400 bin dolar vererek TC kimliği alan vatandaşların her türlü yolsuzluğa ve mafya işine girdiğini biliyorsunuz"
Bütçemizin geneline baktığımız zaman azımsanmayacak işler yapılmıştır ancak Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan iç politika ve ekonomi sorununun çözülmediğini hepimiz biliyoruz. 2013 yılında toplam 23 milyar dolarlık yatırım geldi. Bugün geldiğimiz noktada bunun yüzde 10'u dahi gözükmemektedir. Çünkü bakanlığın özellikle 250 - 400 bin dolara TC kimlik numarası vermesinin olumsuzluklarını yaşıyoruz. Özellikle 400 bin dolar vererek TC kimliği alan vatandaşların resmi olarak böyle bir alışveriş yapmadığını küçük bir mevduatla bir alışveriş yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduktan sonra her türlü yolsuzluğa ve mafya işine girdiğini biliyorsunuz. Türkiye'de mal ve can güvenliğinin olmadığını bilen bu çeteler de çökme operasyonu gerçekleştirmek istiyorlar. Türkiye'deki birçok insanımıza uygulanan siyasi politikaların ne olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.
"Seçim kampanyası döneminde uzman çavuşlarımıza ve emniyet güçlerimize verilen sözlerin hiçbiri yerine gelmedi"
Bu bütçede personelimizin özlük haklarına iyileştirme olmadığı gibi özellikle seçim kampanyası döneminde uzman çavuşlarımıza ve emniyet güçlerimize verilen sözlerin hiçbirinin de yerine gelmediğini gözlemlemiş bulunuyoruz. Uzman Çavuşlarımızın kadroları yok, kıdemleri rütbelerden sayılmıyor; sağlık, çalışma ve sicil yönetmeliği yok. 29.375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan eğitim sonunda uygulanan sözlü mülakattan bahsetmek istiyorum. Bu mülakatla Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Meslek Eğitim Merkezi, Polis Amirleri Eğitim Merkezi'nde okuyan ve bu eğitimi gördükten sonra son günde sözlüye tabii tutulan 10 bine yakın mağdur insanımız söz konusu, bunların mağduriyetlerinin giderilmesi için bu yönetmeliğini kaldırılmasını talep etmekteyiz."
CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz ise ülkede kaçak göçmen ve kayyum uygulaması gibi sorunlara dikkati çekti. Bakanlık personeli ve Polis Okulu öğrencilerinin yaşadığı sorunlara da konuşmasında yer veren Karakoz, şunları söyledi:
"Yasa yapılırken gözden kaçırılan bir husus var: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde her bir vatandaş; dini, dili, milliyeti, cinsiyeti fark etmeksizin eşit hak ve hürriyetlerden yararlanır. Adaletin kalmadığı bu ülkede herkes artık adaleti sosyal medya üzerinden aramaya başladı. Gerek sizin gerek bakanlığın açıkladığı verilere bakıldığında ülkemiz güllük gülistanlık gösteriliyor ama öyle olmadığını biliyoruz. Uyuşturucu kullanımı inanılmaz derecede arttı. Bireysel silahlanma inanılmaz derecede arttı. Kadın ve çocuk cinayetlerinde maalesef dünyada en önde gelen ülkelerden biri haline geldik. Uluslararası suç örgütlerinin merkezi haline geldik. Belki bakanımızın etrafında çok fazla koruma olduğu için fark etmiyor olabilirler ama ülkemizde vatandaşlarımız kendilerini güvende hissetmiyorlar.
"Türkiye'nin intihar ortalaması 4,01, Emniyet Teşkilatı'nda polislerin intihar ortalaması 15,17"
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde toplam 353 bin 857 personel görev yapıyor. Personellerimizle sürekli görüşme halindeyiz, ciddi mağduriyetleri var. Polislerimizin kutsal görevleri siyasi iktidarı tarafından kötüye kullanılmak isteniyor. AKP onlardan milletin güvenliğini değil, kendi iktidarının güvenliğini sağlamalarını istiyor. Üzerlerindeki üniformalarını adeta bir AKP üniforması gibi görmeleri isteniyor ve hükümetin kanuni olmayan emirleri altında çoğu kez muhalefet ve vatandaşla karşı karşıya getirilmek isteniyor ama AKP iktidarı polislerimizin sorunlarını görmezden geliyor. Polislerimizin arkalarında not bırakarak intihar ediyor. Polis intiharlarını Meclis'e getirip 'konuşalım, çözelim' diyoruz ancak iktidar her seferinde reddediyor. 2022 yılında 105, 2023 yılında 113, bu yıl ise 67 polis intihar etmiş. Türkiye'nin intihar ortalaması 4,01, Emniyet Teşkilatı'nda polislerin intihar ortalaması 15,17.
Polis Okulları'na girerken bir sözlü mülakat yapılıyor, başarılı ve sicili temiz olanlar eğitimlerine başlıyor. Yıllar sonra mezun olacakları anda karşılarına 2015 yılında bir yönetmelik çıkarılıyor ve eğitimin son günü sözlü mülakat yapılıyor. Bu mülakatlarda birçok genç eleniyor. Bu mülakatları kaldıracağız dediniz ama hem işe alımda hem de mezuniyet öncesinde mülakat yapmaya devam ediyorsunuz. Acaba bu polisler niye eleniyor? Eğitim esnasında siyasi görüşlerinin AKP'den uzak olduğu anlaşılıyor ve siyasi saiklerle bu insanlar mı eleniyor?
"31 Mart'tan sonra AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturmaya çalışıldı"
Kayyum uygulamalarını tartışıyoruz. Sayın Bakan da haksız şekilde iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından kayyum olarak atanmıştı. Sanıyorum kendisi o dönemde kayyumluğu çok beğendiği için haksız ve hukuksuz şekilde kayyum uygulamalarını devam ettiriyor. Esenyurt'ta belediye meclis üyeleri hakkında bir karar bulunmamasına rağmen belediyeye girişleri engelleniyor. Bu Anayasa'ya da hukuk devletine de aykırı bir uygulamadır. Özellikle 31 Mart'tan sonra AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturmaya çalışıldı.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen kanunun 3. maddesinde mülkiye müfettişlerinin teftiş esnasında sahip oldukları yetkiler düzenlenmeye çalışılıyor. Soruşturma yapma yetkisi Cumhuriyet Savcılarınındır ancak getirilen yasayla müfettişlere Cumhuriyet Savcılarına verilemeyen yetkiler verilmektedir. Müfettişlerin yaptığı ön inceleme soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönünde bir görüş beyanından ibarettir. İçişleri Bakanı soruşturma izni verir ya da vermez. Verirse de Danıştay'a gidilir, itiraz kabul edilir ya da edilmez ama müfettiş, Cumhuriyet Savcılarının sahip olmadığı yetkilerle soruşturma yürütüyor. Müfettişlerin raporları doğrultusunda kayyum atanıyor ya da belediye başkanı görevden uzaklaştırılıyor. Sandıkla gelen sandıkla gider. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sadece muhalif belediyeler denetleniyor. Bu anlamda bir denetim olacaksa öncelikle iktidarı belediyelerinin de denetime tabii tutulması gerekiyor.
"Ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki sınırlar hallaç pamuğu haline geldi"
Ülkemizde ciddi bir göçmen sorunu var. Burada rakamlar verilmiş, biz bu rakamların doğruluğu ve sağlığı konusunda ciddi şüpheler içerisindeyiz. Hafta sonu Van'da görüştüğümüz vatandaşlarımız, her gün onlarca yüzlerce kişinin sınırı geçmeye devam ettiğini ifade ediyorlar. Günde 300-400'ü bulan rakamlardan bahsediyoruz, biz de diyoruz 4 milyon göçmen var. Ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki sınırlar hallaç pamuğu haline geldi, dünyanın her ülkesinde göçmen ülkemizde. Göçmen kaçakçılığının trafik merkezi ülkemiz haline geldi."