TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu... CHP'li Ceylan: 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ifadesi kimi, niye rahatsız ediyor

TAKİP ET

CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçe görüşmelerinde, 'Teğmenlerin söylediği 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ifadesi kimi, niye rahatsız etmektedir? Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te teğmenlerin ne demesini bekliyordunuz, Trikopis'in askerleriyiz mi diyeceklerdi? 1994 yılından beri okunan bu and hangi gerekçeyle resmi programdan çıkarılmıştır?' dedi.

(TBMM) - CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçe görüşmelerinde, “Teğmenlerin söylediği ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ ifadesi kimi, niye rahatsız etmektedir? Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te teğmenlerin ne demesini bekliyordunuz, Trikopis'in askerleriyiz mi diyeceklerdi? 1994 yılından beri okunan bu and hangi gerekçeyle resmi programdan çıkarılmıştır” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Savunma Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporu ile Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığı’nın Sayıştay Raporu görüşülüyor. CHP Grubu adına konuşan Çanakkale Milletvekili Ceylan şöyle konuştu:

“Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) değerlendirme yaptığı askerlerin mesleki yaşamı hakkında bilgi sahibi olmaması, terfi ve atama sisteminin siyasi müdahaleye açık hale gelmesi, TSK personelini parti teşkilatlarında, tarikat kapılarında istikbal aramaya zorlamaktadır. YAŞ emeklilik kararları TSK personeli üzerinde bir sopa gibi kullanılmaktadır. Kararlarda liyakat değil siyasi tercihlerin öne çıkmasıyla TSK'da toplu tasfiye süreçleri başlamış ve bekleme süresi dolmadan yapılan emeklilik işlemleri, subaylar arasında erken emeklilik kararlarına, gelecek kaygısıyla siyasallaşmaya neden olmaktadır.

926 sayılı TSK Personel Kanunu ve Sicil Yönetmeliği’nde açık olarak belirtilmesine rağmen general amiral terfilerinde kıta görevi, gemi hizmeti ve pilot zorunluluğu göz ardı edilmektedir. Verilen kararlarda liyakat ve kıta hizmetinin ikinci plana atılması savunmamızda zafiyet yaratacak bir durumdur. Verilen kararlarla orduya siyaset karıştırmayın, sonra bedelini hepimize ödetiyorsunuz.

Askeri hastaneler derhal yeniden açılmalıdır”

Bugüne kadar TSK Sağlık Komutanlığı olarak teşkilatlanan Gülhane Askeri Tip Akademisi ve Asker Hastaneleri’nin ana görevi, ülke insanını KBRN tehdidine karşı savunma, hava, uzay, su altı hekimliği, yanık tedavisi, harp cerrahisi, protez-ortez gibi faaliyetleri yürütmek gerektiğinde sahra hastaneleri kurmak olarak belirtilmiştir.

Darbe teşebbüsü sonrası askeri hastaneleri kapatarak bütün bu konularda büyük zafiyet yaratmış bulunmaktasınız. Askeri sağlık personeli muharebede sağlık hizmeti yapmak üzere yetiştirilir ve bu yönü ile Sağlık Bakanlığı’nın personelinden farklıdır. Asker hastanelerinin kapatılması, askeri hekimliğin ve harp cerrahisi uzmanlığının yok olmasına, bu alanlara yönelik eğitim veren askeri sağlık eğitim sisteminin ve bilgi birikiminin ve tecrübesinin ortadan kalkmasına neden olmuştur.

Tekrar tekrar uyarıyoruz askeri hastaneler derhal yeniden açılmalıdır. Bu kararınızın sonucunda şehit sayımızın artması gibi çok acı bir durum söz konusu olabilecektir. Sizin iş bilmezliğinizin bedelini bu ülkenin evlatları canlarıyla ödememelidirler.

Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarıyla bağını kopardınız. Bu durum özellikle belirtilen komutanlıkların denetleme, yönlendirme ve ilgili kuvvet komutanlığının değişen harekât konseptlerinden doğan eğitim/öğretim ihtiyaçları çerçevesinde müfredatları ve eğitim tekniklerini yeniden düzenleme imkânlarını ortadan kaldırmıştır.

“Yeni FETÖ benzeri örgütlerin güçlenmesine seyirci mi kalınmaktadır?”

10 Kasım 2023 tarihinde Tuzla Piyade Okulu’nda yakasına Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen öğrencilerle, onları ikaz eden öğrenciler arasında yaşanan olaylar neticesinde açılan soruşturmada üç teğmen Atatürk'ün Hatırasına Alenen Hakaret suçuyla ordudan atılmışlardır. Sayın Bakan, Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin kurucusu, bütün dünyanın takdir ettiği siyaset üstü büyük bir liderdir. Peygamber ocağı dediğimiz ordumuza Cumhuriyetimizin kurucusuna saygısızlık etme cüretini gösterebilecek bu öğrenciler nasıl girmiştir? Yakasına Atatürk resmi takmak istemeyen teğmenlerin, Harp Okulu'ndan itibaren cemaat ve tarikat evlerine gittikleri, ‘Hubbufillah’ ve ‘Dostlar Meclisi’ adıyla WhatsApp grupları kurarak örgütsel tutum gösterdikleri, kendilerinden küçük Harbiyeli öğrencilerle ‘abilik’ adı altında iletişim kurdukları, sosyal medya hesaplarında ‘şeriat yanlısı’ paylaşımlarda bulunduklarına dair devre arkadaşları tarafından Harp Okulu idaresine defalarca bilgi verilmesine rağmen bu öğrenciler neden görmezden gelinmiştir. Cemaat tarikat yapılanması adı altında yeni FETÖ benzeri örgütlerin güçlenmesine seyirci mi kalınmaktadır? Diğer dört teğmen de küfürlü konuşma ve askeri hizmete engel davranışta bulunma suçundan ordudan atılmışlardır. Atatürk resmini takmayan ve üniforma giymesine rağmen tarikat mensubu gibi hareket eden teğmenlerle, onları uyaran teğmenlerin aynı kategoriye konularak meslekten ilişiğinin kesilmesini nasıl içinize sindirebiliyorsunuz?

1994 yılından beri okunan bu and hangi gerekçeyle resmi programdan çıkarılmıştır?”

Sayın Bakan, teğmenlerin söylediği ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ ifadesi kimi, niye rahatsız etmektedir? Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te teğmenlerin ne demesini bekliyordunuz, Trikopis'in askerleriyiz mi diyeceklerdi? 1994 yılından beri okunan bu and hangi gerekçeyle resmi programdan çıkarılmıştır? Yönergeler veya münferit emirlerde ‘Mezuniyet Andının’ yasaklandığına ilişkin bir hüküm var mıdır? Bu konuda bir direktif verilmiş midir? Hal böyle iken ne yapmanın peşindesiniz? Eğer amaç Atatürkçü subayları sindirmek, Atatürk sevgisini bu milletin gönlünden silmekse bunu kimse başaramaz bilginiz olsun. Teğmenlerimizin sonuna kadar yanındayız.

“Yunanistan ile ilgili haklarımızı savunmak için ne yapmayı planlıyorsunuz?”

Yunanistan Lozan Antlaşması’ndan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemekte, Ege'de silahsız olması gereken adaları silahlandırmaya, iki tarafa ait olmayan adaları ise sahiplenmeye devam etmektedir. Ayrıca yine Ege ve Akdeniz'de mavi vatan sınırları içerisindeki milli haklarımızı ihlal etmekte, MSB, Dişişleri Bakanlığı ve genel olarak hükümet aleyhimize olan bu duruma göz yummakta ya da düşük seviyede tepkiler ile geçiştirmektedir. Benzer şekilde Lozan Antlaşması gereğince ‘Gayri Askeri Bölge’ olması gereken sınır bölgesi olan Dedeağaç'ta teşkil edilen ABD Deniz ve Hava üslerine karşı sessizlik ve tepkisizlik de devam etmektedir.

Sahillerimize gelecek kadar cüretkarlaşan Yunanistan ile ilgili haklarımızı savunmak için ne yapmayı planlıyorsunuz? Adaları silahlandırması ve sahiplenmesi ile ilgili somut ne adım atılmıştır?

Siper'de son durum nedir? F35'lere ödediğimiz paranın akıbeti ne olmuştur? Eurofitghter almaya çalıştığımız doğru mudur?

Görevdeki tüm subay, astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erler ile sivil memur ve işçilerin özlük haklarının, bütüncül bir bakış açısı ile iyileştirilmesi için adım atılmalıdır.

“Emekli binbaşılar geçinemiyor”

Emekli binbaşılarımız geçinememektedirler. Sağlığı elverenler ek iş yapmaktalar. Emekli binbaşı maaşı, emekli uzman çavuş maaşından daha düşük bir duruma gelmiştir. Bu garabet uygulamanın nedeni diğer üst subaylara verilen görev-makam tazminatının binbaşılara verilmemiş olmasıdır. Bunun çözümü için ne yapmayı planlıyorsunuz?

Görevde olan astsubayımız da emekli olan astsubaylarımız da mutsuz ve umutsuz. Meşhur sloganınız var ya hani ‘Yaparsa AKP yapar’ diye sonunda askere de sokakta eylem yaptırdınız. Verilen sözler tutulmadı. Astsubaylarımızın özlük hakları ve ek göstergelerinin düzeltilmesi için bir şey yapmayı planlıyor musunuz?

Uzman erbaşların sözleşme fesih sonrası kamu kurumlarına yerleştirilmelerine ilişkin mevzuattan kaynaklı haklarının pratikte hiçbir karşılığı bulunmamakta. Uzman erbaşların 657 sayılı ve 3269 sayılı Kanunlarla tanınan bu yeniden memurluğa atanma hakları özellikle kadro açılmaması ve gireceği sınıfın niteliklerine uymaması gerekçeleriyle uygulanamamakta, devlet memurluğuna geçiş için başvuruları sürekli reddedilmektedir. Uzman Çavuşun kadro talebi artık karşılanmalıdır. Yine aynı sorun sözleşmeli erlerde de bulunmaktadır.

“Ordumuzu bekleyen en büyük tehlike Atatürk ilke ve devrimlerine düşman kadrolaşmadır”

Sayın Bakan, sizleri uyarıyoruz. Ordumuzu bekleyen en büyük tehlike cemaat, tarikat kisvesi altında Atatürk ilke ve devrimlerine düşman kadrolaşmadır. Buna göz yumar ya da iş birlikçisi gibi davranırsanız, belki şu anda sorumluluktan sıyrılırsınız ama tarih önünde ve milletimizin vicdanında eninde sonunda yargılanırsınız.”