TBMM Genel Kurulu... İç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı
TBMM Genel Kurulu'nda ateşli silahlara ve yetkisiz çakar kullanımına ilişkin ceza hükümleri ile iç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, "22 yıllık AKP iktidarında kadına, çocuğa ve vatandaşa yönelik şiddet bu kadar varsa, bunu çözemediyse, bu memlekette demokrasi, özgürlükler ve insan hakları ve anayasal hak ve özgürlükler yaşanmıyor demektir. Bunun çaresi basittir. Hukuk devletini inşa edemiyorsunuz. 22 yılda geldiğimiz nokta bu" dedi.
(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda ateşli silahlara ve yetkisiz çakar kullanımına ilişkin ceza hükümleri ile iç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, "22 yıllık AKP iktidarında kadına, çocuğa ve vatandaşa yönelik şiddet bu kadar varsa, bunu çözemediyse, bu memlekette demokrasi, özgürlükler ve insan hakları ve anayasal hak ve özgürlükler yaşanmıyor demektir. Bunun çaresi basittir. Hukuk devletini inşa edemiyorsunuz. 22 yılda geldiğimiz nokta bu" dedi.
Ateşli silahlara ve yetkisiz çakar kullanımına ilişkin ceza hükümleri ile iç güvenlik alanında düzenlemeler içeren 48 maddelik Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Genel Kurulu 20 Kasım (yarın) saat 14.00'te açılmak üzere kapattı.
Teklifin tümü üzerine CHP adına söz alan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, torba yasa şeklinde sunulan teklifi eleştirdi. Mülki idare müfettişlerine verilen yetkiler, bekçilere verilen yetkiler ve ateşli silahlarla ilgili düzenlemeleri eleştiren Bülbül'ün konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Dahiliye Memurları Kanunu dediğimiz zaman ne anlıyoruz? Kaymakam, vali. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra artık devletin valisi, kaymakamı yani hangi durumda devletin valisi ve kaymakamı? Yani şu anda, Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanı, parti başkanı. Artık öyle bir hal aldı ki kaymakam ve valilerin -partinin etkin olduğu bir devlet yapısında- devletin valisi, kaymakamı mı; yoksa parti kaymakamı, valisi mi olduğu konusunda şüphelerimiz var. Bakıyoruz kaymakamlara, talimatları nereden alıyorlar? Bakıyoruz valilere, talimatları nereden alıyorlar?
Bakıyoruz hakim ve savcılara, geçen dönemlerde alınan hâkim ve savcılardan parti üyesi olan, partinin yönetim kadrolarında ve belediye Meclis üyeliğinde görev yapanlar hâkim, savcı olmuş, onların da partiyle bağlantısı var. Cumhurbaşkanı hükûmet sistemi açıkça devleti parti devleti hâline getirmiştir. Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle devletin valilerini, devletin kaymakamlarını, devletin mülki idare amirlerini aramak hayal olmuştur.
"Hukuk ve kamu idaresinden gelmesi gereken kaymakamlar; sosyolog, psikolog ve mühendislerden gelebilecek"
Yeni gelen düzenleme, Dahiliye Memurları Kanunu madde 3, madde 4; mülki idare müfettişleri... Bu yetkileri hakimlerde de bulamazsınız, savcılarda da bulamazsınız. Ne demek bu kamuya yararlı derneklerin bilgi, belge ve birçok kaynağını isteme yetkisi? Ne demek ambar, depoya ya da başka birçok yerel yönetimlerin yetkilerinde bulunan yerlere el koyulması, muhafaza altına alınması? Açıkça korku ikliminin ortaya koyduğu, güvenlik politikalarının ortaya koyduğu, devletin parti devleti olduğu bir açıklamadır. Mülki idare amiri olması gereken, hukuk ve kamu idaresinden gelmesi gereken kaymakamlar nereden geliyor? Sosyolog, psikolog ve mühendislerden gelebilecek. Yani söz mü verdiniz belirli yerlere, mülki idareden gelecek ya da kamu yönetiminden, hukuktan anlayan, eğitimden geçmişler gelmeyecek de? Yani her şey bir yere endeksli, parti devletine endeksli.
"Mahalle bekçilerine nasıl arama yetkisi verirsiniz?"
Bir bakıyorsunuz, özgürlüklerle ilgili 20'nci madde; insanın, kişinin kişisel dokunulmazlığı var. 20'nci maddede kişisel verilerin korunması var. Siz bekçilere elle arama veriyorsunuz, bekçilere tedbir alma kararı yetkisi veriyorsunuz, kabahat suçlarını engelleme yetkisi veriyorsunuz. Çarşı bekçilerine, mahalle bekçilerine nasıl arama yetkisi verirsiniz? Nasıl kabahat suçlarını engelleme yetkisi ya da tedbir verirsiniz? Yani AYM'nin vermiş olduğu karar açıkça belliyken nasıl böyle bir yetki verirsiniz? Hep güvenlikçi yasa teklifleri; kaymakam, vali, bekçi... Yani böyle şey olmaz.
"Hukuk devletini inşa edemiyorsunuz"
AYM kararlarına rağmen 1 Mayıs'ı engellediniz, Taksim'e çıkılamadı. FERNAS işçilerini sadece insanca çalışma koşullarını talep ettikleri için Ankara'nın göbeğinde, Kurtuluş Parkı'nda yaka paça gözaltına aldınız. Sendikaya üye oldukları için işten atılan Polonez işçileri ters kelepçeyle gözaltına alındı. Akbelen ormanında kömür ocağı için direnen, nöbet alanında bulunan vatandaşları ne yaptınız? Darp edildi ve oradan çıkışına izin verilmedi. İsrail'le ticari ilişkilerin kesilmesi konusunda İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yapan gençler darbedilerek gözaltına alındı. Esenyurt'ta kayyuma karşı mücadele eden Esenyurt halkına ise polis barikatlarıyla engel oldunuz. CHP'nin milletvekillerinin belediyeye girişine, belediye meclis üyelerinin grup toplantısına girişine engel oldunuz.
Son on yılda 34 bin 197 silahlı şiddet olayı ortaya çıktı. Bu silahlı şiddet olaylarında toplam 21 bin 434 kişi öldü. Yani ruhsatsız silah sayısında ise Türkiye dünyada 7'nci, Avrupa'da da ilk sırada. Ama biz ne yapıyoruz? Yine torba yasada 8'inci maddeden 13'üncü maddeye kadar 6136 sayılı düzenlemeyle silahla ilgili, şiddetle ilgili artırım cezaları getiriyoruz. Yirmi iki yıllık AKP iktidarında kadına, çocuğa ve vatandaşa yönelik şiddet bu kadar varsa, bunu çözemediyse, bu memlekette demokrasi, özgürlükler ve insan hakları ve anayasal hak ve özgürlükler yaşanmıyor demektir. Bunun çaresi basittir. Hukuk devletini inşa edemiyorsunuz. Yirmi iki yılda geldiğimiz nokta bu."