İzmir'de Cumhuriyet Bayramı kutlamaları geçit töreniyle başladı
Cumhuriyet'in 101. yılı kutlamaları, İzmir'de coşkuyla başladı. Kutlamalar kapsamında Konak Cumhuriyet Meydanı'nda kutlama ve geçit töreni düzenlendi. Törende konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, 'Biz her dönem Cumhuriyetimizi yüceltmek ve geliştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. Çünkü ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına karşı borcumuz var' dedi.
(İZMİR) - Cumhuriyet’in 101. yılı kutlamaları, İzmir’de coşkuyla başladı. Kutlamalar kapsamında Konak Cumhuriyet Meydanı’nda kutlama ve geçit töreni düzenlendi. Törende konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, “Biz her dönem Cumhuriyetimizi yüceltmek ve geliştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. Çünkü ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına karşı borcumuz var” dedi.
Cumhuriyet’in 101. yıl dönümü kutlamaları İzmir’de coşkuyla başladı. İzmir Valiliği’nin dün başlayan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama programı, bugün valilikteki tebrikat töreninin ardından Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen kutlama ve geçit töreniyle devam etti.
Törene; İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral İrfan Özsert, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir milletvekilleri ve siyasi partilerin temsilcileri katıldı.
Vali Elban, Orgeneral İrfan Özsert ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay’ın halkı selamlamasıyla başlayan kutlamalar, Ege Üniversitesi halk oyunları ekibi gösterisi ile devam etti.
Programda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajının okunmasın ardından Vali Süleyman Elban, konuşma yaptı.
“Bu millet yok olmanın eşiğinden dönmüş oldu”
Vali Elban, ülkenin kuruluşuna giden yola değindiği konuşmasında Cumhuriyet’in önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Hepimizin Cumhuriyet Bayramı en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Millet olarak tarih sahnesinde yer aldığımızdan bu yana özellikle de son birkaç bin yıldan bu yana hem Anadolu coğrafyasında hem de yakın coğrafyamızda millet olarak hep bağımsız olmuş, hür yaşamışız. Bulunduğumuz topraklarda, hükmettiğimiz topraklarda orada yaşayan insanlara adaletle muamele etmiş ve iyilikle davranmışız Ne yazık ki Osmanlı İmparatorluğu, hem Avrupa içlerine, hem Karadeniz'in kuzeyine hem Ortadoğu ve Afrika’nın içlerine kadar büyük bir coğrafyada adaletle hükmeden bir devlet olmasına rağmen bilim ve teknolojide bizden aldıkları bilgileri geliştirerek son birkaç yüz yıl içerisinde Osmanlı’yı bilim konusunda geçen Batı, artık bu üstünlüğünü, bu milleti de yok ederek kullanma arzu ve hevesine kapıldılar. Maalesef başta Avrupa topraklarındaki çekilişimiz hızlıca devam etmeye başladı. 19. yüzyılın ortalarına geldiğimizde Avrupa başkentlerinin koridorlarında Osmanlı için ‘hasta adam’ deyimi kullanılmaya başlandı. 1. Dünya Savaşı’nda yedi düvele karşı verdiğimiz mücadele sonunda maalesef bulunduğumuz blokla birlikte büyük kahramanlık göstermemize ve acı çekmemize rağmen yenik sayılıp Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldık. Bununla birlikte artık düşman, arzu ettiği şartların oluştuğunu düşündü. Çünkü yıllardan beri savaşlarla bitap düşmüş bir millet, orduları dağıtılmış, artık savunmasız bir toprağa çok rahat girebileceklerini düşündüler. Son noktayı koyabilmek için yedi koldan Anadolu coğrafyasına saldırmaya başladılar. Ama onların bitkin gördükleri milletle ilgili bilmedikleri bir şey vardı. O da bu millet; vatanını, milletini, ezanını, bayrağını, kutsal değerlerini canından ve her şeyden üstün tutardı. Bunun için gözünü kırpmadan her türlü fedakarlıkta bulanacağını hiç hesaba katmadılar. Hesaba katmadıkları bir şey daha vardı. Eğer bu millet, inandığı ve güvendiği bir lider olursa onun etrafında birleşik dünyaya şan şöhret gösterebileceğini hiç hesaba katmadılar. Gazi Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu’da ulusal kurtuluş mücadelesi başladığında millet ‘Aradığım lideri buldum’ dedi ve onun etrafında kenetlendi. Anadolu’da destansı mücadeleler başladı. Ne kahramanlık hikayeleri yazıldı... Ve sonunda bu güzel vatanımız düşman işgalinden kurtulmuş oldu. Bu millet yok olmanın eşiğinden dönmüş oldu.
“Cumhuriyet bizim vatanımızın tapusudur”
Bu güzel vatanı kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, artık bu gidişe dur demenin sadece asgari başarılarla sonuç elde etmenin mümkün olmadığını, bunun başka şeylerle taçlanması gerektiğini düşündüler. Ve 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet 300 yıldan beri geri çekilmeye dur demek için, bilim dünyasında var olduğumuzu göstermek için, ekonomi, sosyal ve her alanda artık dünya devletleri arasında ‘biz de varız’ demek için ve bu milletin karakterine çok uyduğu için cumhuriyeti ilan ettiler. Bu Cumhuriyet sayesindedir ki dünyanın sayılı devletleri ve ekonomileri arasına girdik. Bu Cumhuriyet sayesinde insanımız, kendi iradesiyle kendini yönetme hakkını ve kendini geliştirme hakkını elde etmiştir. Bizim için Cumhuriyet çok önemli. Cumhuriyet bizim kalkınmamızın, gelişmemizin ve demokrasimizin temeli. Ama Cumhuriyet bu millet için başka bir anlam da ifade eder. Çünkü dünyanın her alanında demokrasi ve cumhuriyet dendiğinde belli kavramlarla çerçevesini çizebilirsiniz. Ama bizim ülkemizde kalkınma, özgürlük ve bağımsızlığın yanında başka bir anlamı daha var. Biz Cumhuriyet’i; vatan, bayrak ve devlet gibi kutsal kabul ediyoruz. Çünkü Cumhuriyet, bizim özgürlüğümüzün sembolüdür. Cumhuriyet bizim vatanımızın tapusudur, devletimizin bağımsızlığının tüm dünyaya ilanıdır.
“Cumhuriyetimizi yüceltmek ve geliştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız”
Cumhuriyet bizim için ayrı bir anlam taşımaktadır. Hem bu sembol anlamlarından hem de son yüzyıllarda olan gelişmelerden dolayı Cumhuriyet’e olan saygımız ve ona sahip çıkmamız, onun ilkelerini geliştirmek hepimizin vazifesidir. O yüzden de Cumhuriyet’in bu ilkelerini geliştirmek, ülkemizi daha müreffeh, daha kalkınmış kılabilmek için geçen yıl Türkiye Yüzyılı ilan edildi. Bu Cumhuriyet’e verilen değer ve cumhuriyetin gösterdiği ilkeler sayesinde insanımızı daha müreffeh ve ülkemizi daha gelişmiş kılmak için yapılan bir çalışmanın ürünüdür. Dolayısıyla biz her dönem Cumhuriyetimizi yüceltmek ve geliştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. Çünkü ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına karşı borcumuz var.”
Kutlamalar gösterilerle devam etti
Vali Elban’ın konuşmasının ardından Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sergilenen gösteriler ve Cumhuriyet’in 101. yılı dolayısıyla düzenlenen yarışmalarda derece alanlara ödül takdimi ile son buldu.