İzmir'de bir derneğin aşevinde her gün bin kişi yemek için sıraya giriyor

TAKİP ET

Türkiye'de milyonlarca vatandaş açlık sınırının altındaki ücretlerle geçinmeye çalışıyor. İzmir'in Konak ilçesindeki Basmane semtindeki İzmir Tarihi Basmane Hatuniye Yardımlaşma Derneği'nin aşevinin önündeki metrelerce uzanan yemek kuyruğu ekonominin gerçek yüzünü de ortaya koyuyor.

Haber: Tenzile AŞÇI Kamera: Özgür ŞENGÜL

(İZMİR) – Türkiye'de milyonlarca vatandaş açlık sınırının altındaki ücretlerle geçinmeye çalışıyor. İzmir’in Konak ilçesindeki Basmane semtindeki İzmir Tarihi Basmane Hatuniye Yardımlaşma Derneği’nin aşevinin önündeki metrelerce uzanan yemek kuyruğu ekonominin gerçek yüzünü de ortaya koyuyor.

Ekonomik krizin yükü her geçen gün atarken açlık sınırı altında yaşamak zorunda kalan milyonlarca vatandaş, en temel ihtiyaç olan yemek ihtiyacını dahi karşılayamaz hale geldi.

Derin yoksulluk, yardım ve desteğe muhtaç sayısını da artırırken, İzmir’in Konak ilçesindeki Basmane semtindeki tablo ekonominin gerçek durumunu ortaya koydu.

İzmir Tarihi Basmane Hatuniye Yardımlaşma Derneği, her gün ortalama bin kişiye iki öğün yemek verirken, derneğin önünde metrelerce uzayan kuyruk, halkın gerçeğini ortaya koydu.

İzmir Tarihi Basmane Hatuniye Yardımlaşma Derneği Başkanı Müjdar Çobanoğlu, dernek çatısı altında yapılan hizmet ve yardımları ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Çobanoğlu: ''Hayırseverlerimizin destekleriyle 35 yıldır devam ediyor”

Derneğin misyonuna ilişkin bilgi veren Çobanoğlu, derneğin bağışlarla hayatta kaldığını ve gönüllülük esasıyla çalışıldığını ifade ederek, şunları söyledi:

''Derneğimiz yaklaşık 35 yıllık bir dernek. Daha caminin bahçesindeydik. İzmir Büyükşehir Belediyesi Belediye eski Başkanımız Sayın Tunç Soyer'in burayı tahsisi ile kapalı bir mekana sahip oldu bu dernek. Şu anda sabahları çorba olmak üzere öğlen de en az iki çeşit… Bütün yemeklerimiz etlidir. Çünkü bu insanlar protein alamıyorlar. Alamadıkları için yeterli beslenme zaten bildiğiniz gibi şu anda pahalılık var ülkemizde. Biz genelde tencere-kazan yemeği yapıyoruz. Pilav, kuru fasulye, etli kuru fasulye, nohut gibi. Derneğimizde ortalama bin kişi yemek yiyor. Bunun finansmanı da İzmir'deki ticaret odasına, sanayi odasına üye iş insanlarımız, sokakta kağıt toplayan dahil… Kağıt topluyor, siz ona para verirsiniz ama gelip adam burada bağış yapıp ‘Ben burada yemek yemiştim’ diyor. Gönüllülük esasına göre. Burada iki çalışanımız var.  Biri aşçı biri de büro personeli. Bu arkadaşlara da ayrıca teşekkür ediyorum. Gönüllü olarak… Çünkü çok cüzi ücretler veriyoruz. Ben de dahil olmak üzere bir personel gibi çalışmak zorundayız. Bu insanlara hizmet veriyoruz. Bizden yemek yiyenlerin profili de genelde adli sicil kaydı bozuk olanlar. Sicil kaydı kötü olduğu için iş bulamayan, iş verilmeyen insanlar. Ayrıca bu çevrede çok sokakta kalan insanımız var. Bu insanlarımız metruk binalarda sokaklarda, özellikle fuarın içinde kalan insanlar. Bu insanlara yumurta verin, ekmek verin. Onu kaynatacak, kızartacak ne bir ateşleri ne de bir kapları var. Yani bu sıcak yemeğin burada çıkması gerekiyor. Sağ olsunlar hayırseverlerimizin destekleriyle 35 yıldır devam ediyor.''

“Bizim amacımız, bu verdiğimiz bu hizmetin devamını sağlamak”

Günlük maliyetlerine ilişkin bilgi veren Çobanoğlu, bağışçıların sadece nakdi destek yapmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Etleri kurbandan gelen etlerimizden karşılıyoruz.  Çocuğu oluyor veya işte bir iş yeri açmış oluyor. Adak kesiyor. O etleri getiriyor. Oralardan karşılıyoruz. Etlerimiz buradan karşılanmış oluyor. Geri kalanları da…Bizim amacımız buradaki bu yemeğin, bu verdiğimiz bu hizmetin devamını sağlamak. Biz tüpü ucuz alıyoruz, ekmeği 7,5 liradan. Bir tane köpük tabak şu anda 1,5 lira. Oradan atladıklarımız da zaten burs ve ailelere yardımı o şekilde halletmeye çalışıyoruz. Tabii yetmediği zaman kendimizden karşılamaya çalışıyoruz.''

“Elektrik, su paralarına destek olmak için de nakit para yardımında bulunuyoruz”

Dernek çatısı altında sadece yemek değil, aynı zamanda nakdi yardım, burs ve erzak yardımı gibi desteklerin de verildiğini kaydeden Çobanoğlu, şöyle konuştu:

“Bir de burslarımız var. Ayrıca sosyal yardım yaptığımız ailelerimiz var. Onların çocukları var. Sadece yemek vermiyoruz. Yemek ücretlerinden, yardımlardan artırdıklarımızı da buralara harcıyoruz. Bir öğrencimiz geldi. Erzurum'dan Fen Lisesi'ne başvurdu. Biz tapu kayıtlarına bakıyoruz. Ne mal varlıkları var, araştırmasını yapıyoruz. 15-20 yıllık bir araçları bir de bir tane maaşları vardı.  Çocuk fen lisesini kazanmış. Bu şekilde başarılı öğrenciler alıyoruz. Onlara da işte elimizden geldiği kadar yardım ediyoruz. Öğrencilerimiz ‘Hocam biz hastane yemeğinden bıktık’ diyorlar. Onlara da erzak falan veriyoruz. Her ayın ilk cuması tespit ettiğimiz ailelere en az 2-3 kilo arasında et, erzak veriyoruz. Bir de en azından acil ihtiyaçlarını karşılasınlar diye, elektrik, su paralarına destek olmak için de nakit para yardımında bulunuyoruz.”

“En küçük şeyde mutlaka makbuz alıp verilir”

Yönetimin ve bağış sisteminin tamamının şeffaf ve kayı altında olduğunun altını çizen Çobanoğlu, şunları söyledi:

''Son beş yıldır bu FETÖ olaylarından dolayı maalesef çok büyük bir güvensizlik var. İnanın hiçbir şekilde açıkta ‘şu lazım değil, bu lazım’ demiyoruz. Artık insanlar da tanıdı. Gelip sizin test etmeniz lazım. Ben de açık açık söylüyorum. Gelip test edin. Bir banka hesabımız var. Nakdi yardımlarınızı bağış mukabilinde yapıyorsunuz. Nereye bağış yapılıyorsa karşılığının alınması lazım. Kendi iç denetçimiz var. Ayni veya nakdi herhangi bir şekilde, en küçük şeyde mutlaka makbuz alıp verilir.''

Hizmet verdikleri süre boyunca kendisini en çok etkileyen olayı da anlatan Çobanoğlu, şunları kaydetti:

''Ülkemizde maalesef aileler çok parçalanıyor. Kadın eşini çocuğunu bırakıp gidiyor veya erkek bırakıp gidiyor. Maalesef yaşlı anneanneler, babaanneler çocuklara bakmak zorunda kalıyorlar. O da çok kötü bir şey. O yaşlılar, kendine bakamıyorlar. O çocuklara nasıl yiyecek verecekler? Bir gün eşimle et ve erzak yardımında bulunuyorduk. Bir çocuk babaannesi veya anneannesi tam bilmiyorum. Elini tutmuştu. Et verdik. O poşetin içinde böyle eti severken gördüm. O beni etkiledi.''

''Gönüllüler olmasa bu iş olmazdı”

Gönüllülük esası vurgu yapan Müjgar Çobanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

''Gönüllümüz bizim Ahmet Bey. Beş yıl oldu, her gün Bornova’dan sadece yemek dağıtmak için öğlen çıkar gelir. Ozan’dan da Allah razı olsun. Çünkü sadece yemek yaparak değil, temizliğinden, bulaşığına… Bu işe ayırdığımız sadece bir personel var. Bir de gönüllülerimiz var. Onlar da insanları yönlendiriyor. Buraya sakatlar geliyor, koltuk değnekleri olduğu için yemek alamıyorlar. Tek tek önlerine yemeği götürürler. Burada 3-4 kişi olmak zorunda. Bir muhtasar vergisi, bir SGK vergisi… Bunları vermek çok ciddi rakamlar tutuyor. Yani gönüllüler olmasa bu iş olmazdı.

“Mutlaka devletin bize bu konuda destek olması lazım”

Aşevi gibi yardım hizmetinde bulunan yerlere hem yerel yönetimler hem de merkezi idare destek vermelidir. Gidip görürlerse bu tarz aşevlerine bazı destelerin olması gerekiyor. Ayakta kalmamız gerekiyor. Bu kurumlar, toplumun sigortası bence. Çünkü bu insanlar sokakta kalıyor. Bu yemek dağıtıldığı için buralarda kalmak zorunda. Dolayısıyla suçu da önlemiş oluyorsunuz bir insanın karnı aç olursa suç işleme daha fazla olur. Mutlaka devletin bize bu konuda destek olması lazım.”

''Bir nebze de olsa faydamız olduğunu düşünüyorum''

Aşevinin aşçısı olan Ozan Timur Erge, yaptıkları işe ilişkin şunları söyledi:

“Bu insanlara hizmet yapmak, benim için çok onur ve gurur verici. Allah sağlığımıza zeval vermezse bu hizmete devam etmek istiyoruz. Biz elimizden geldiği kadar insanların yükünü hafiflettiğimize inanıyorum. En azından karnını doyuruyor. Hayata tutunacak kadar da olsa hayatını idame ettiriyor. Bir nebze de olsa faydamız olduğunu düşünüyorum.”

''Ekonomi aslında burada''

Basmane’deki durumu gündeme getiren gazeteci Korcan Karar, ekonominin gerçek yüzünün mevcut tabloda görüldüğünü belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Ben Basmane'deki yaşamın yıllar sonra nasıl olduğunu görmek için yola çıktım. Bu meydana geldim ve bu meydanda bir kalabalık gördüm. Ve bu kalabalığın da kuyruk oluşturduğunu görünce gazeteci refleksiyle sordum ‘Ne oluyor burada’ diye. Dediler ki ‘burada bir yemek dağıtımı var. Her gün yaklaşık bin kişi gelir ve üç kap yemek verilir’ dediler.  Kuyruğa baktığımda da Suriyeli, Afgan ya da Afrika ülkelerinden gelen kimseyi görmedim. Muhtaç insanlar gelmişler. Buradaki o sıcak yemeği almak için sıraya girmişler. 2024 Türkiye'sinde… ‘Ekonomi şöyle, ekonomi böyle’ diyorlar. İşte ekonomi aslında burada, çok etkilendim. İnsan olarak, gazeteci olarak burada yürüyen bir vatandaş olarak da etkilendim. Zaten bizim işimiz, var olan gerçeği gayet bütün çıplaklığıyla halka göstermek, anlatmak. 2024 Türkiye'sinde burada yaşananlar çok acı. Ekonomiyi görmek istiyorsanız bu tür yerlerde dolaşıp gazetecilik yapmak zorundayız, göstermek zorundayız.''

''Şu halimize bakın, sokaklardayız, sürünüyoruz''

Derneğin hizmetlerinden yararlanan Selma Goldaş, yetkililere yaşananlar üzerinden tepki göstererek, şunları söyledi:

“Gerektiği zaman sağ olsunlar gereken bütün yardımı yapıyorlar. Allah razı olsun. Bizim çektiğimiz çileler yeter artık. Biz Kasımpaşa’dan gerçekten bir yiğit çıktı, bizi, halkını koruyacak sandık. Ama bırak korumayı Türkiyemizi sattın. İnsanlık mıdır, vicdan mıdır bu...! Şu halimize bakın, sokaklardayız, sürünüyoruz. Benim engelli çocuğum var, onun bakım parasını bile kestiler. Artık yeter.''