Erdoğan'ın seçim sonucu öz eleştirisine Özgür Özel'den yanıt: "Rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor? Bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz' sözlerine ilişkin olarak, 'Tayyip Erdoğan'ın ağzından bir öz eleştiri duymak açısından kıymetli ama üstenci ve kibirli iktidar anlayışı açısından da son derece ayırt edici olarak görüyorum. Tayyip Bey'e tavsiyem şu: Rakibini tanımadan yenemezsin. Ben onu çok iyi tanıdığımı kendisine de söyledim. Ve ben rakibimi tanıdığım için 31 Mart'ı kazandım. O rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır' dedi.
HABER: GÜLARA SUBAŞI
(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor? Bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz” sözlerine ilişkin olarak, “Tayyip Erdoğan'ın ağzından bir öz eleştiri duymak açısından kıymetli ama üstenci ve kibirli iktidar anlayışı açısından da son derece ayırt edici olarak görüyorum. Tayyip Bey'e tavsiyem şu: Rakibini tanımadan yenemezsin. Ben onu çok iyi tanıdığımı kendisine de söyledim. Ve ben rakibimi tanıdığım için 31 Mart'ı kazandım. O rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün akşam aralarında Anka Haber Ajansı muhabirinin de olduğu bir grup gazeteciyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özel, “Ahmet Özer ile Silivri Cezaevi’nde görüşmenize Adalet Bakanlığı tarafından izin geldi. Ziyarete izin verilmesinin öncesinde işleyen süreç nedir” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben Ahmet Özer tutuklanır tutuklanmaz yazmıştım. Bakan’ın özel kalemi, bizim özel kaleme hemen dönmüş. ‘Başvurunuzu aldık, imzaya çıkarız’ demiş. Gayet normal bir süreç. Sonra durdu, cevap gelmedi. Birkaç gün sonra aradık. ‘Bakan size dönecek.’ Sonra ben bakanı aradım, dün söylediğim gibi ‘Ya birkaç gün geçse mi?’ Yani reddetmediler şu ana kadar ama kabul de etmediler, yani bana bir uygunluk yazısı da vermediler. Aslında bizim zaten onlardan izin alma değil de gideceğimizi bildirme gibi bir durumumuz var. Ama onlar bir yazı veriyor, o yazı olmayınca cezaevi almaz, orada başka bir tartışma olur. Milletvekili düzeyinde tartışmalar yapılıyor da Genel Başkan gidip de cezaevi kapısına dayanacak halimiz yok. Ben sabırla bekledim ilk önce birkaç zaman. Sonra Bakan Yardımcısı Ramazan Can ile de iyi bir hukukumuz var. Ramazan Bey aradı beni, ‘Bakan mahcup oluyor izin veremiyor’ dedi. ‘Niye vermiyor’ dedim. Sonra Bakan ile bir konuştuk. Ağızlarında Akın Gürlek'e sert yapmamız var. Buna tabii çok acayip sinirlendim. ‘Hele bir vermeyin izni, görüşeceğiz’ moduna geldik. Geçen hafta gidebilme durumum yoktu ama bir yandan da bekliyorum ki beni arayıp ‘İstediğiniz gün gidebilirsiniz’ diye.
“Tercih etmediğim bir üslupla tenkit edince izin çıktı. Gerginlikten beslenen bir iktidar var”
Ben bunu, bir yandan Meclis’in itibarı açısından duyulmasını çok istemedim ilk başta. Yani milletvekillerinin ya da bir genel başkanın kendi belediye başkanıyla görüşmesi konusunda, iktidarın zorluk çıkarması, muhalefet açısından elverişli bir muhalefet alanı olmakla birlikte Meclis’in itibarı açısından kötü bir şey. Ben iktidarda olsam muhalefete böyle bir şey yaşatmaya çok üzülürüm. Çünkü Meclis’in itibarı diye bir şey var. İnsanların gözünde zaten Meclis hak ettiği noktanın çok gerisinde. O yüzden ısrarla bekledim. Bu arada Meclis Başkanı’na söyledim. Dedim ki ‘Böyle bir şey olur mu?’ O da ‘Olamaz’ dedi, devreye girdi. Bir kez daha söyledik, bir kez daha devreye girdi. ‘Bakan sizi arayacak.’ Baktım aramadı. Salı günü tercih etmediğim bir üslupla bu işi tenkit edince bugün izin çıktı. Bir yandan da insan şunu düşünüyor: Bu gerginliği, bu tartışmayı özleyen bir iktidar var. Gerginlikten beslenen bir iktidar var.
“İktidarla muhalefet psikolojik olarak yer değiştirmiş zaten Türkiye'de”
Yoksa normal şartlarda muhalefetin gelmesi, iktidarın da Şeyh Edebali’nin kendilerine verdiği öğüte uygun olarak yumuşatması, iktidarın daha diyalogdan yana olması lazım. Osmanlı'ya sürekli öykünüyorlar, atıflar yapıyorlar. Osmanlı'nın kurucusuna, hocası Şeyh Edebali ‘Ey oğul’ diye başlamış. Bunların hiçbirisi muhalefete değil, iktidara öğüt. Ama iktidar bundan nasibini almamış. Biz aksine, 31 Mart seçimlerinden sonra birinci parti olmanın sorumluluğuyla tam da olması gerektiği gibi yapıyoruz. Herhalde onlar da artık muhalefete hazırlanıyorlar. Normalde muhalefetin gerginliği tırmandırması, iktidarın da ülkeyi yönetebildiğini göstermek için gerginlikten kaçması lazım. Tam tersi oluyor. Demek ki iktidarla muhalefet psikolojik olarak yer değiştirmiş zaten Türkiye'de. Öyle düşünüyorum.”
“Bakanın bugünkü açıklamalarından sonra zaten bir süre görüşmezsek iyi olur”
Özel, “Ziyarete izin verilmesi öncesinde Bakan Tunç ile görüştünüz mü” sorusuna, "Bugün görüşmedim. Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Bey cezaevlerinden sorumlu. O aradı, ‘Sayın Genel Başkanım, hangi gün arzu ediyorsanız biz size izin vereceğiz’ dedi. Ben de belediye başkanları toplantısından önce olması açısından cuma günü sabahtan gideceğimi söyledim. Ama Bakan’ın bugün yaptığı açıklamalardan sonra zaten bir süre görüşmezsek iyi olur. Ama tabii izin verildi. Ben artık o meseleyi, yaptıkları ve tepkimizden sonra verdikleri izinle geçmişe bıraktıkları, yaptıkları bir hata ve hatadan dönmek için de bu kadar sert sözleri işitmek olarak not ediyorum. Ama artık geride bıraktık onu, devam etmem yani" yanıtını verdi. Özel, şunları kaydetti:
“Akın Gürlek’in arkasından çekildiler”
"Ben zaten kendilerine şeyi hatırlattım: ‘Devlet Bey biraz önce, ‘DEM gitsin, Abdullah Öcalan ile görüşsün’ dedi. Yarın öbür gün DEM milletvekillerine Abdullah Öcalan ile görüşme izni verirsiniz. Beni belediye başkanımla görüştürmüyorsunuz.’ Buna sert bir tepki gösterdim. Bundan da bağımsız değildir ama biz salı günü bir şey demeseydik bizi unutur giderdi bunlar. O yüzden yani salı günü söylememiz ve konuşmada esas Abdullah Öcalan'a görüş izni meselesine yaptığımız atıfla ilgili. Ama tabii esas bu işin uzamasının sebebi şu: Bana bir şekilde ya izin verilecek de ‘Akın Gürlek'e çok ağır konuşuyorsun.’ Ben her salı bilerek Akın Gürlek’e konuştum. Çünkü öbürü muhalefeti terbiye etmek, muhalefete istikamet vermek, çerçeve çizmek. ‘Bunu söylersen görüşemezsin, söyleme.’ O yüzden sırf bu konudaki ilkesel duruş gereği her salı Akın Gürlek’e laf söyledim. Bu salı da söyledik ve aldık görüşmeyi. Aslında Akın Gürlek, AK Parti’nin dokunulmazı, sarayın korumasındaki savcı, bürokrat diye bir şey yüklenmeye çalışılıyor ona. ‘Süper savcı’ gibi bir şey yüklenmeye çalışıldı bu süreçte. Muhalefete karşı arkasında durulan. Salı günkü konuşmamdan sonra Akın Gürlek’in arkasından çekildiler yani sonuçta. Zaten bunu yapmak için ben, bu salı da dahil Akın Gürlek’e en ağır şeyleri söyleyip yoksa Akın Gürlek'e söz söylemeyip izni alsak uysal ve terbiye edilmiş bir muhalefete veya çizilen çerçevenin içinde muhalefet yapmış oluruz.”
“Tayyip Bey'e tavsiyem: Rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında, "CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor? Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir özeleştiridir, açık ve net. Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP'ye oy vermek zorunda bıraktı" sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:
“CHP’nin geçmişte oy alamadığı kesimlerden bugün oy almasını sadece kendi hatalarına bağlamasını Tayyip Erdoğan'ın ağzından bir öz eleştiri duymak açısından kıymetli ama üstenci ve kibirli iktidar anlayışı açısından da son derece ayırt edici veya göze sokucu olarak görüyorum veya bunun bir itirafı olarak görüyorum. Bir parti doğru aday belirleme yöntemiyle, doğru adaylarla, etkin bir kampanyayla ve yeni bir siyaset stratejisiyle bir başarı elde ediyor. ‘İstemeye istemeye oy verilme...’ O zaman bu üstenci tavır ve kibir AK Parti'nin esas öz eleştiri yapması gereken kısım. Halen daha şeyi hazmedemiyorlar: Siyaseti bu noktaya ben getirmedim, şöyle bir noktaya Tayyip Bey getirdi: Seçim kazanmayı geçmişte olan her şeyi aklama ve gelecek için bir meşruiyet alanı olarak tarif ettiler. Ve bu işi ağır sıklet boks maçı gibi, son maçı kazanan kemeri takar ve dediği olur. 31 Mart'ta kendileri hiç beklemediği ve bizim çok inandığımız şekilde unvan maçını biz kazanınca onlar bunu unvan maçına çevirdi. Daha önce ‘Ben kazanıyorum ve gerisinin hiçbir önemi yok’ken bir anda kendisini çok önemsiz ve siyasette her şeyi kaybetmiş olarak gördü ve bunu hazmedemiyor. Oysa alınan her oya bir kıymet vermek, alınamayan her oyun da muhasebesini yapmak lazım. Ama Tayyip Bey bunu sadece AK Parti çerçevesinden bakıyor. Tayyip Bey'e tavsiyem şu: Rakibini tanımadan yenemezsin. Ben onu çok iyi tanıdığımı kendisine de söyledim. Ve ben rakibimi tanıdığım için 31 Mart'ı kazandım. O rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır.”
“Balkanlar turu yapma niyetimiz var”
Özel, “Yakında bir yurt dışı gezisi olacak mı” sorusu üzerine, "8 Kasım günü, Azerbaycan’ın Zafer Bayramı’nda İlham Aliyev ile telefonla görüştüğümde ben zaten önce Kıbrıs, sonra Azerbaycan'ı geçen sene seçildiğim günden beri istiyorum ama geçmişteki bazı gerginliklerden dolayı Azerbaycan'dan o konuda bir davet almamıştık. Yaptığımız görüşme sırasında ben Azerbaycan'ı kutlayıp o da bizim dünyada kendileriyle ilgili Sosyalist Enternasyonal’de, Avrupa Sosyalist Partisi’nde, Almanya'daki temaslarımda Azerbaycan ile ilgili kullandığımız cümleler, tutumumuzun kendisi kadar Azerbaycan halkı tarafından da bilindiğini ve sevildiğini söyledi. Ben de Hikmet Çetin ile birlikte zaten Azerbaycan'a gitmek istediğimi yazmıştım ona. Bizi Hikmet Çetin ile birlikte -ki Hikmet Çetin babasının da çok yakın dostu, kendisinin de çok sevdiği bir isim- davet etti. Şimdi onu planlayacağız, o ne kadar vadede olur bilmiyorum. Ama bir de bir Balkanlar turu yapma niyetimiz var. Onu da 26 Aralık'taki Bosna Hersek'teki Türkan Bebek anmasına denk getirerek bir Balkanlar turu yapabiliriz. Bir de rutin Sosyalist Enternasyonal toplantılarından birisi, 21 Aralık’ta, Fas'ta. Onu saymazsak 26 Aralıkta’da Türkan Bebek’in anmasına gitmeyi düşünüyorum ama kesinleşmiş değil" ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
“Dış ilişkilerde eksiklerimiz vardı”
"Dış politika ve dış ilişkiler iki ayrı şey. CHP dış politikada çok güçlü bir parti ama dış ilişkilerde eksiklerimiz vardı. Bununla ilgili kurultayda da kararlılığımız ifade etmiştim. CHP'nin temsil edilmesi gereken her yerde ve görev alabileceğim her yerde görev alıyorum. Etkili bir dış ilişkiler yürütmeye çalışıyoruz. Selin Hanım'ın da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki (AKPM) görevi önemli. Biz Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olmak istiyoruz. Onun için Avrupa'yı çok sıkı tutuyoruz. ABD ile önümüzdeki süreçlerde Türkiye-ABD ilişkileri açısından, iyi müttefiklik ilişkileri açısından onarılması gereken çok süreç var, oraya bakıyoruz. Bu Rusya ile ilişki kurmayacağımız anlamına gelmez, Rusya'ya bir temsilci atadık ve temsilcimizin temaslarıyla Putin'i destekleyen parti bizden randevu istedi. Bu temsilcinin temaslarıyla Rusya ile daha etkili ilişkiler içindeyiz. Putin'i destekleyen Adil Rusya Partisi bizden bir görüşme talep etti. Bize ziyarete gelecekler. Bizden bir heyet ziyarete gidecek. Çin Büyükelçisi, Pekin ziyaretimizin onları memnun edeceğini ifade etmişti. Hem büyükelçilik düzeyinde Çin’e ziyarette bulunacağız hem 2025 sonu ya da 2026’da bir Çin ziyareti olacak. Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler ile ilgili iki ayrı ziyaretimiz 2025’te olacak, planladık onları. Şubat ayında Türki Cumhuriyetler, mart ayında Orta Doğu'ya bir gezimiz olacak. Taslak olarak programlarınız var, niyetlerimiz var. Bunların her birini hayata geçireceğiz. CHP olarak son bir yılda biz 10 dış temasta bulunmuştuk. Bunu aynı hızla arttırarak devam edeceğiz. Dışarıda çok uzun süreler geçirmek değil ama birkaç günlük programlarla Balkanlar'da, Türki Cumhuriyetler’de, Orta Doğu'da, Rusya, Çin, Avrupa ve Amerika ayakları olmak üzere gidiyoruz. Ara vermeden bunu seçime kadar da bu şekilde sürdüreceğiz.”
“Esad ile görüşme için çok gecikmeden bir tarih alacağımızı düşünüyorum”
Özel, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talebine ilişkin olarak, "Esad ile görüşme talebimizde bizden resmi yazı istediler ve bir tarih belirleyecekler, onu bekliyoruz. ‘Şu zaman olacak’ diyemiyorum. Orada Rusya, Erdoğan, Esad arasında bir denge ve böyle bir şey var şu anda. Herhalde ondan dolayı bize tarih vermek için biraz bekliyorlar gibi geliyor. Ama bize, ‘Size randevu vermeye karar verdik. Resmi bir yazı yollarsanız tarih bildireceğiz’ demişlerdi. Çok gecikmeden bir cevap alacağımızı düşünüyorum ama şu an bir şey diyemem onunla ilgili" ifadesini kullandı.
“‘Güvenlidir, gelebilirsiniz’ dediklerinde Filistin’e gideceğiz”
Özel, planlanan ancak ertelenen Filistin ziyaretine ilişkin olarak da, “Filistin'de hava sahasının açılmasını bekliyoruz. Uçağımızın kuyruk numarasına kadar bildirildi. Çünkü Mahmut Abbas davet etti. Tel Aviv'e gidip oradan geçmemiz gerekiyor. Ama İsrail'de hava saldırıları, hava sahasının kapalı olması, zaten tarifeli uçuş şu anda yok. Biz uçağımızın kuyruk numarasına kadar bildirdik. ‘Güvenlidir, gelebilirsiniz’ dediklerinde gideceğiz" diye konuştu.
“Putin’i destekleyen Adil Rusya Partisi ziyaret talebinde bulundu”
Özel, “Putin ile Cumhurbaşkanın ilişkisini hepimiz biliyoruz. Putin’in partisinin sizden randevu talep etmesini nasıl yorumlarsınız” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Biliyorsunuz, Rusya-CHP ilişkileri donmuştu, seçim öncesi karşılıklı yükselen bir gerilim vardı. Rusya Büyükelçisi bizi ziyarete geldi. Ben onlara yeni bakış açımızı anlattım. O da bundan çok etkilendiğini ve bunu rapor edeceğini ve bundan Kremlin'in de çok memnun olacağını söyledi. Çünkü ben, ‘CHP gelirse Rusya'ya düşmanlık yapmaz. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürür ama sizle de iyi ilişkileri sürdürmek ister. Rusya çok önemli bir komşudur. Erdoğan'ın kolay dış politikasını beğenme ama Ukrayna ile Rusya arasındaki dengeli ve arabuluculuğa varan siyasetini destekliyorum ve sürdürürüz eğer buna ihtiyaç kalırsa o döneme kadar. Biz Avrupa'nın tarafında yer alıp sadece Ukrayna'yı tutmak değil, Rusya-Ukrayna dengesini doğru tuttururuz. Ben bunu doğru buluyorum’ dedim. O da bunları not edeceğini söyledi. Kendisi de büyükelçiliğe davet etti. Büyükelçiliği de bir ziyarette bulunacağız. Ayrıca da ‘Konuşalım ve sizin Rusya ziyaretiniz de iyi olur’ dedi. Tabii bunu önce milletvekili heyetleri boyutunda yapmak lazım. Şimdi de Putin'i destekleyen Adil Rusya Partisi’nin bu ziyareti yapmaları önemli bir adım. Biz de milletvekili ve genel başkan yardımcılarımız düzeyinde ziyarette bulunacağız. Ardından da ben de giderim. Türkiye ziyaretinde de biz gidersek onlar da buraya geldiklerinde aynı Alman Cumhurbaşkanı gibi olabilir. Biz bu işleri, Türkiye gelecekte yönetecek parti olmanın özgüveniyle arttırarak sürdüreceğiz.”
“81 il başkanının açıklaması, kurultay tartışmasını bıçak gibi kesti”
Özel, "31 Mart seçimlerinde büyük bir başarı elde ettiniz ama parti içinde zaman zaman yükselen ve parti içi muhalefet olarak tanımlanan bir kesimin rahatsızlıkları var. Kurultay tartışmalarını suni gündemler olarak mı değerlendirirsiniz, yoksa bunun bir karşılığı var mı" sorusu üzerine, "Bu tartışma belli bir noktada doygunluğa ulaştı, ben de bu tartışmaları kestiğimizi ve bundan sonra sürdürmeyeceğimizi söyledim. Bundan birkaç gün sonra da 81 il başkanı -ki kurultayda 35’i beni destekleyip 46’sı desteklememişti- ‘Genel Başkanımızın politikalarını destekliyoruz. Sokakta, vatandaşta bir kurultay talebi yok. CHP'nin iktidarının ayak sesleri var. Bunun için bu konudaki irademizi beyan ediyoruz’ dediler ve o tartışmayı bıçak gibi kestiler. Ben bundan sonra dönüp de bir daha aynı tartışmalara girmek istemem. Net bir şekilde de hep söyledim, kendim buna adeta siyaseten de iman ederim: Sokakta olmayan bir şeyin kurultay salonunda karşılığı, izdüşümü olmaz. Sokakta CHP'nin yönetiminden, politikalarından bir memnuniyet var. Bütün anketler bunu gösteriyor. O yüzden de bunun dışındaki her tartışma da partiyi aşağı çeker. Vatandaşın sorunlarını konuştuğumuz her ay, parti birinci parti oldu. Kasım ayında birinci parti olmadığımız hiçbir anket görmedim daha. İçe dönmenin ülke siyasetinde CHP’ye bir maliyeti var. Onun için bu tartışmaları biz geride bıraktık" ifadesini kullandı.
“Sosyal medyadaki parti içi tartışmalar parti içinden değil, parti dışından fonlanan bir mevzu”
Özel, “Sosyal medyada çok yoğun olarak CHP’de değişim ve kurultay rüzgarı estiriliyor” değerlendirmesine ilişkin şöyle konuştu:
“Sosyal medyada yaratılmaya çalışılan gündemlerin çok suni ve birazcık sipariş ve birilerinin para bastığı, bu organik bir tartışma olmadığı için kimse de ondan etkilenmiyor açıkçası. Biz gülüp geçiyoruz. Bazen öyle operasyonel günler oluyor ve herkese yaymaya çalışıyorlar. Bir de bu parti içinden değil, parti dışından fonlanan ve CHP'de bir kargaşa varmış gibi gösterilmek istenen bir mevzu. CHP'de iç karışıklığın CHP'yi aşağıya çektiğini bilenler bu tartışmayı sosyal medyada fonluyorlar. Ama gerçek kişilerin yürüttüğü bir tartışmadan çok, bot hesapların, robotların yürüttüğü bir tartışma.”
“Örgüt ne istiyorsa onu yaparız”
Özel, “Tüzükte bir değişiklik yapmıştınız, ‘Kongre süreleri en çok üç yıl olabilir’ diye. İl başkanları kurultayın 2026’da olacağını söylüyor, öyle mi olacak” sorusuna, "Bunu henüz gündemleştirmedik il başkanları toplantısında. Daha normal süresine bile çok var. Zamanı gelince gündemleştiririz. Ben örgütün sesini duyan, dinleyen, örgütle karar veren bir genel başkan olan yine örgütün sesini dinledim orada. Örgüt ne istiyorsa onu yaparız” yanıtını verdi.
“Ekrem Başkan, Mansur Başkan ve benim aramda samimi bir diyalog ortamı işliyor”
Özel, “Geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ankara ziyareti oldu. Siz de ‘Ekrem Başkan ve Mansur Başkan ile yakın zamanda bir araya geleceğiz’ demiştiniz. Görüşme ne zaman olur” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Biz cuma günü, SODEMBEK toplantısında benim başkanlığımda, Yılmaz Büyükerşen'in onursal başkanlığında, birisi Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı sıfatıyla, bir tanesi Türkiye Tarihi Kentler Birliği Başkanı sıfatıyla cuma günü birlikteyiz. Cuma akşamı da hep birlikte eğer bir başka mani, yeni bir gündem, bir olağanüstü şey olmazsa hep birlikte bir yemek yiyeceğiz. O SODEMBEK’in içinde bütün büyükşehir belediye başkanlarımız var zaten. Çünkü her birinin bir görevi var. Ben ona çok özen gösterdim. Ayrıca bir başbaşa üçlü yemek de üçümüzün mutabık olduğu bir şey. Onun tarihini henüz belirlemedik, uygun bir zamanda uygun bir ev sahipliğinde onu yaparız. Ama orada samimi bir diyalog ortamının işlediğini söyleyebilirim Ekrem Başkan, Mansur Başkan ve benim aramda. Bir sıkıntınız yok.”
“20 Aralık’ta belediyelerimizin 2024 karnesi gelecek”
Özel, cumartesi günü gerçekleştirilecek Belediye Başkanları toplantısına ilişkin olarak, "Toplantının gündeminde esas olarak kayyumlar ve buna karşı bütün CHP’li belediyelerin ortak tavır ve tutumu, bir hep birlikte güçlü bir itiraz. Esas gündemimiz bu. Bunun dışında zaten bizim bir eşgüdüm, yani doğru yapılan işleri yayma mevzusu var. Açık söyleyeyim, şu anda sahadayız anket şirketleriyle. Büyükşehirler bitti, illerin çoğu bitti, büyük ilçe belediyelerinin analizindeyiz. 20 Aralık tarihiyle bütün rapor gelecek. Belediye başkanlarımızın teker teker ve karşılaştırmalı performansları, çok önemli bir çalışma yapılıyor. CHP belediyelerinin 2024 yılı karnesi, aralık ayı sonunda. Ama sahadaki anketlerden gördüğüm şu var: Beklentinin çok ötesinde başarılı algılanıyorlar. Vatandaş memnuniyeti beklentilerimizin de ötesinde. Biz bunu zaten çok doğru bir ölçme değerlendirmeyle gerekenleri yeniden aday yaptık, değişmesi gereken belediye başkanlarını değiştirdik. Beklentilere göre adaylaştırmada anketlere çok önem verdik. Şimdi aynı yöntemle yine altı firma, hem dijital dinleme hem yapay zeka kontrolüne uyabilen firmalarla çalışıyoruz. Adayları belirlerken ve sahada takip ederkenki sistemi aynen ayakta tutuyoruz. Ve Türkiye'nin en büyük altı ve bizim standartlarımıza uyabilen firmasıyla çalışıyoruz. Anket başladığı ana kadar kim kime anket yaptığını bilmiyor bile. O kadar iyi bir çalışmamız var. Ben bir ara rapor aldım. Beklediğimin ötesinde bir memnuniyet var. Büyükşehirler ve il belediyelerinden bahsediyorum, ilçe belediyelerine yeni başladık" ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
“AK Parti milletin gönlünden düştü, şimdi bu bu tavırlarla gözünden de düşüyor”
"Bu aralar kreşlere yapılan şey hamle ve sonra toplumsal tepkiyle birlikte gelen geri adım; CHP'li belediyelerin dün gece belediye iştiraklerinin borçlarının da kesileceği ki bu kanunen mümkün değil çünkü iki ayrı yapı ve birinin borcundan öbürü mesul tutulamaz. Bunların hepsi Tayyip Bey'in de sonuçları çok dikkatli ölçtürdüğü ve gerekli şeyi aldığını gösteriyor. Aynı resime bakıyoruz. Ama bence o çok yanlış bir tutum takınıyor. CHP'li belediyelerle öne çıkan hizmetlerde kendi belediyelerini yarıştırmak ya da kreş gibi bir konuda bizimle hizmette yarışmak yerine, bize engel olmaya çalışması. Ya da ‘Hadi bunların paralarına el koyalım. Hizmetleri aksasın. Milletin gönlünden düşsünler’ meselesi, bence ters teper. AK Parti milletin gönlünden düştü. Gönlünü alırsan geri girersin, gönül almak daha kolay. Ama şimdi bu bu tavırlarla gözünden düşüyor. Gönülden düşmekten korkmam kendi adıma, gönül kazanılır. Ama gözden düştün mü? Bir daha olmaz."
“'CHP belediyeleri öyle kolay kayyum atanabilecek belediyeler değildir’ noktasında ısrarımız var”
Özel, “Toplantının gündeminde kayyumlar meselesinin de olacağını söylediniz. Esenyurt’ta demokrasi nöbeti devam ederken Ovacık’a kayyum atandı. CHP’nin kayyum konusunda yol haritasında bir değişiklik olacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Etkin, net ve sert cevabımız durmadan devam edecek. Bir başka partiyi eleştirmek adına söylemiyorum ama geçmişteki kayyum uygulamalarında ilk birkaç gün tepki gösterip sonra bunu terk edip bunun sürdürülmemiş olması yeni kayyumların önünü açtı bence. Bunu kimseyi eleştirmek için söylemiyorum ve burada öz eleştiri de yapabilirim. Halkın iradesine bir darbe varsa onun kendi partinizden olup olmadığına bakmaksızın tepki vermek gerekiyordu. Biz bu dönem Hakkari'ye atanan kayyuma da aynı tepkiyi verdik Esenyurt'ta da verdik Mardin'de de verdik vermeye de devam ediyoruz. Ama ‘CHP belediyeleri öyle kolay kayyum atanabilecek belediyeler değildir ve bunu herkes görmelidir’ noktasında bir ısrarımız var. O yüzden hem Esenyurt'taki mücadele hem Ovacık'ı da kapsayan tepkilerimiz devam edecek. Bir de şundan memnunum, bunu teyit de ettim karşı taraf da ölçtürüyor, daha doğrusu ikimizin de itibar ettiği firmalar, Esenyurt'ta vatandaşın yüzde 80 bize hak verdiği, Türkiye'de de her geçen gün bu yapılan işe itirazın yükseldiği ölçülüyor. O yüzden biz pozisyonumuzu sürdüreceğiz.
“Tablonun aleyhlerine işlediğini gördükleri için tutum değiştiriyorlar”
Geçen dönem 49 belediyeye kayyum atanırken ilk günlerde tepkiler oldu ama daha sonra bu olağanlaştı, sanki bu kabullenilir gibi oldu. Siyaseten kabullenilmediğini biliyorum ama tepkiler sürmedi, sönümlendi. Bu da yenileri için ön açıcı oldu diye düşünüyorum. Öz eleştiri olarak da şunu söylüyorum: Biz de geçmiş dönemde kendi belediyemiz olmadığı için yeterince tepki vermedik. Bu dönem biz hem kendi belediyemize hem başka belediyelere atanan kayyumlara ciddi şekilde reaksiyon veriyoruz ve bunu sürdürüyoruz. Esenyurt'ta bir ayı tamamladık, ilk günkü ısrarla. Bunu ne kadar sürdürürlerse biz o kadar sürdüreceğiz. CHP, vatandaşa derdini anlatabilir bir pozisyonda şu anda. İlk atandığı gün şöyle bir şey vardı ölçümlerde: ‘Bir sebebi vardır.’ Şimdi bir sebebi olmadığı ve bunun bir haksızlık olduğu konusunda güçlü bir inanç yükselmeye başladı. Biz bunu görüyoruz. Bence bunu AK Parti de görüyor. Çünkü milletvekilleri, belediye meclis üyeleri sokulmazken sokuldu. Yapılanların bir haksızlık olduğu konusunda onlar da geri adım attılar. Ve tablonun aleyhlerine işlediğini gördükleri için tutum değiştiriyorlar."
“Biz partileri, seçmenlerine duyduğumuz saygıdan dolayı ayırmayız. Devlet Bey de bu noktaya geldi”
Özel, cuma günü DEM Parti Eş Genel Başkanlarının CHP Genel Merkezi’ne yapacağı ziyarete ilişkin soru üzerine, "DEM Parti bütün partileri ziyaret kararı almıştı. Hatta biz daha önce bir randevu verdik ama bir cenazemiz oldu, o yüzden müsaade isteyip cenazeye gitmiştim. Onlar tüm partileri malum dolaştılar, bize de gelecekler. Orada tabii DEM Parti’nin gündeminde de mutlaka kayyumlar ve bu yaşanan süreç var. Randevu talebine cevap verdik. Gayet normal bir şey yani. Bizden hangi parti randevu isterse veriyoruz. Artık Devlet Bey de bu konuda normalleşti, öyle görüyoruz. Biz partileri seçmenlerine duyduğumuz saygıdan dolayı ayırmayız. Artık bu noktaya Devlet Bey de geldi. Bundan da fevkalade memnuniyet duyuyorum" diye konuştu.
“Parlamento dışında bir süreç yürütülürse bunun madden ve manen içinde olmayız”
Özel, AK Parti, MHP ve DEM Parti'nin bu süreçte bir araya gelmesi durumunda partisinin tutumunun ne olacağının sorulması üzerine, “Parlamentoyu dışlarlarsa bunu doğru bulmam. Parlamento zemininde buluşmaya karar verirlerse parlamentoda yapılacak böyle bir şeye katkı veririz. Ama parlamentonun dışlanmasına doğru bulmam çünkü toplumsal mutabakat bizim olmazsa olmazımız. Bu da bence anayasa yapmak kadar kritik bir süreç. Kırk yıllık çatışmalı bir süreci, Türkiye'ye çok şey kaybettirmiş olan bir terörü bitirme noktasında önemli. Bu toplumsal mutabakatta bizim CHP olarak ayracımız, belirticimiz veya kırmızı çizgimiz, mihenk taşımız; şehit aileleri ve gaziler bu sürece rıza gösteriyorlar mı? CHP’nin buradaki hatta doğru bir hat ve benimseniyor. Tut ki parlamento dışında ve parlamentoyu dışlayan geçen seferki gibi bir süreç yürütüldü. Bunu eleştiririz, doğru bulmayız ve bunun madden ve manen içinde de olmayız. Parlamentoya davet ederiz” ifadesini kullandı.
(SÜRECEK)