CHP'lilerin Esenyurt Demokrasi Nöbeti... Bayraktutan: "Bu gidişatı durduramazsak bu parlamentoda Mustafa Kemal Atatürk'ün son milletvekilleriyiz"

TAKİP ET

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına karşı CHP heyeti, Cumhuriyet Meydanı'ndaki Demokrasi Nöbeti'ni sürdürdü. Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, 'Artık kanun devleti değildir Türkiye. Bu gidişatı durduramazsak bu parlamentoda Mustafa Kemal Atatürk'ün son milletvekilleriyiz' dedi.

Haber: Çağatan AKYOL - Kamera: Mehmet ÇALPAR

(İSTANBUL)- Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına karşı CHP heyeti, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Demokrasi Nöbeti'ni sürdürdü. Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, “Artık kanun devleti değildir Türkiye. Bu gidişatı durduramazsak bu parlamentoda Mustafa Kemal Atatürk’ün son milletvekilleriyiz” dedi.

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına karşı CHP’lilerin ilçede başlattığı nöbet sürüyor. Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda bugün yapılan nöbete İstanbul milletvekilleri Gamze Akkuş İlgezdi ve Enis Berberoğlu ile Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan da katıldı.

“Bir hukukçu olarak konuşuyorum. Çağdaş ceza hukukunda tutuklama, bir tedbirdir” diyen Bayraktutan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tutuklama ne için yapılır derseniz, kaçma şüphesi olan, delilleri karartma tehlikesi olan bir olay için öngörülür. Çağdaş ceza hukukunda tutuklama, bir cezalandırma değildir. Hele hele tutuklama, sabahın 5’inde, seçilmiş bir belediye başkanını kapıyı kırarak gelip içeride derdest ederseniz o ülkede ne anlatırsanız anlatın, demokrasi yoktur. Kaçma şüphesi olmayan, delilleri karartma tehlikesi olmayan bir belediye başkanı sabahın köründe, evinde derdest edilmiştir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Burada olmaya ve direnmeye devam edeceğiz. Avukatlardan aldığım bilgiye göre, tutuklama kararı olduktan sonra 200 sayfalık bir tahliye dilekçesi veriliyor. Ben de 25 yıl bu işi yaptım. Ekinde de 38 sayfalık bir mütalaa veriliyor. Bir saat içinde reddediliyor. Bunun adı nedir, biliyor musunuz? Sen ne çalarsan çal, dediğim dedik çaldığım düdüktür. Hukuk yoktur burada. Tuz kokmuştur. Türkiye önceden bir hukuk devletiydi. Olmadı, kanun devleti olduk. Artık kanun devleti de değildir Türkiye. Öyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Gidişat kötüdür. Bu gidişatı durduracağız. Bu gidişatı durduramazsak kalbimiz kurusun. Bu gidişatı durduramazsak bu parlamentoda Mustafa Kemal Atatürk’ün son milletvekilleriyiz.

“Belediyede yeni sürgünler yapılıyor”

Tablo kötüdür ama bu gidişatı durduracağız. Seçilmiş bir belediye başkanına kayyum atamak, demokrasilerde en son olacak olaydır. Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, kamuoyunun izlediği gelişmeler oldu. Seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri belediye binasına alınmıyordu. Bir dakika İçişleri Bakanı, komisyona giremedi diye Türkiye’de kıyamet koptu. Burada seçilmiş belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, milletvekilleri daha bir hafta öncesine kadar o binaya alınmıyordu. Nasıl bir paradoks? Nasıl bir demokrasi anlayışı? Demokrasiyi amaç olarak değil de araç olarak görenlere sesleniyorum. Bu demokrasi bir gün gelecek, size de lazım olacak. Bunu asla unutmayın. Buradan bir sözüm de kayyuma... Sabah belediyeyi ziyaret ettik. Belediye meclis üyelerimizden bilgi aldık. Gördük ki, belediyede yeni görevlendirmeler yapılıyor. Belediyede yeni sürgünler yapılıyor. Kayyuma buradan selam gönderiyorum. Bu havalar, iklimler nasıl değişiyorsa gün gelir, siyasi iklim de değişir. Haddini bil, haddini aşma.

“Nasıl bir kumpas olduğunu iyi biliyoruz”

Ahmet Başkan’ın tutukluğuna yapılan itirazın reddinin gerekçesi olarak gizli tanık gösterildi. Gizli tanıkları hatırlıyor musunuz? FETÖ yargılamalarında gizli tanıklarla hayatlarının nasıl karartıldığını, o gizli tanıklarla hukukun içine eden Zekeriya Özleri hatırlıyor musunuz? O zaman ne diyorduk? Birileri ‘Ben bu davaların savcısıyım’ diyorken bunlar Cumhuriyet’in savcısı değil, bunlar Cumhuriyet’in avcısı diyorduk biz. Kim haklı çıktı, biz haklı çıktık. O nedenle bu yargılamanın ne olduğunu, bu suçlamanın nasıl bir kumpas olduğunu gayet iyi biliyoruz. Şunu asla unutmayın. Bu ülkede, bu dünyada her mücadele eden kazanmamıştır ama kazananlar hep mücadele edenler edenlerdir. Bu duygularla diyorum ki, bu ülkeyi umudun ve özgürlüğün ülkesi, hepimizin Türkiye’si yapana kadar, Ahmet Başkan özgür kalana kadar bu mücadele Türkiye’nin her yerinde devam edecektir.”