Çayırhan Termik Santrali'nde madenci eylemi...Maden-İş Başkanı Akçul: "Fütursuz özelleştirmelere, işçisiz pazarlıklara karşı topyekun ülke olarak direnmemiz gerekiyor"

TAKİP ET

Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) Başkanı Nurettin Akçul, Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali'nin özelleştirilmesi kararına karşı maden işçilerinin bugün sabah vardiya değişiminde yer altında kendilerini maden ocağına kapatarak başlattıkları eyleme ilişkin açıklama yaptı. Akçul, "Ülke kaynaklarının heba edildiği bir ortamın içerisinde, heba edilmek üzere olduğu bir ortamın içerisindeyiz. Buna ülke olarak sahip çıkılması gerekiyor. Bugün burada yarın başkası bu böyle devam etmemeli. Fütursuz özelleştirmeler işçiyi yok sayarak yapılacak pazarlıklara karşı topyekun ülke olarak direnmemiz gerekiyor" dedi.

HABER: KADİR DEVİR / KAMERA: CEMAL BERK AYTEKİN 

(ANKARA) - Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) Başkanı Nurettin Akçul, Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesi kararına karşı çıkan maden işçilerinin bugün sabah vardiya değişiminde yer altında kendilerini maden ocağına kapatarak başlattıkları eyleme ilişkin açıklama yaptı. Akçul, "Ülke kaynaklarının heba edildiği bir ortamın içerisinde, heba edilmek üzere olduğu bir ortamın içerisindeyiz. Buna ülke olarak sahip çıkılması gerekiyor. Bugün burada yarın başkası bu böyle devam etmemeli. Fütursuz özelleştirmeler işçiyi yok sayarak yapılacak pazarlıklara karşı topyekun ülke olarak direnmemiz gerekiyor" dedi.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Başkanı Nurettin Akçul Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali’nde başlayan madenci eylemine ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Akçul, şu ifadeleri kullandı: 

"Son iki aydır burada bir tartışma başladı. Özelleştirme gündeme geldi. 4 Aralık'a kadar teklifler toplanacak. Kesin değerlendirmeler ondan sonra yapılacak. Buradaki arkadaşlarımızın derdi şu. Burada huzurlu bir çalışma ortamı var. İş yeri kazançlı bir iş yeri, kazanıyorlar. Üretim iyi. İş yeriyle çalışanların kendi aralarında hiçbir problemleri yok. İşverenlerle bir problemlerimiz yok. İyi toplu sözleşmeler imzalandı. İyi haklar alındı. Şimdi alıcı firmanın ne yapacağı belli değil. Biz iki aydır derdimizi anlatmaya çalıştık, meşru zeminde. İlgili makamlarla bu gidişin iyi olmadığını, buna bir dur denilmesi gerektiğini, bu ihalenin iptalinin gerektiğini, iş yerinin barışı, iş yerinin huzuru, bölgenin huzuru ve bölge barışı. Sadece iş yeri değil. Nallıhan, Çayırhan, Beypazarı, Ayaş, Güdül oralara kadar etkileyecek bir şu anda pazarlık içerisindeler ilgililer. Buradaki ekonomik dengeler altüst olacak. Sadece çalışanların değil. Çünkü bölgenin en büyük gelir kaynağı çalışanların burada işte bırakmış oldukları yapmış oldukları harcamalar. Esnafa etkilenecek, ev sahipleri etkilenecek. Dolayısıyla ciddi bir kriz herkesi bekliyor. Tabi canı yanan önce biz, işçiler olacak. Bizim canımız yanacak. Arkadaşlarımızın taleplerini dediğim gibi ilgili makamlara götürdük. Götürmeye de devam ediyoruz. Ancak bu sabah bir duyduk ki arkadaşlar kendilerini yer altına kapatmışlar. Bu artık sözün bittiği bir yer. Arkadaşlarımıza bugüne kadar olumlu bir cevap veremedik. Beklentilerini karşılayacak herhangi bir gelişme de olmadı. Dolayısıyla bugün kendiliğinden bir eylem gelişti. Zaten böyle olur madenci bekler bekler ondan sonra deniz dalgası gibi birden şey yapar. Bugün bir patlama oldu. Şimdi arkadaşlarımız yer altında. Yani taleplerimiz karşılık buluncaya kadar, olumlu dönüşler gelinceye kadar bu mücadele devam edecek. Şimdilik böyle başladı. Masumane bir eylem. Arkası nereye gider onu bilemiyorum.”

Özelleştirmeden geri adım atılması gerektiğini belirten Akçul, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:

"Bu özelleştirmeden vazgeçilsin, bu yanlıştan dönülsün"

“Bölge siyasetçileriyle görüştük. Bakanlık düzeyinde görüşmelerimiz oldu. Genel müdürlük düzeyinde görüşmelerimiz oldu. Özelleştirme İdaresi’yle görüşmelerimiz oldu. Bir dönüş olmadı. 2 binin üzerinde üzerinde insan, buradan doğrudan rızkını karşılıyor. Bunun dörtle çarparsanız 8-10 bin nüfus yapar. Direkt 10 bin nüfusu etkileyecek bir satış söz konusu. Ve çalışanların güvenceye alındığına dahi emare de düzenleme de yok. Çalışanlar boş bırakılmış ama lojmanlara düzenleme getirilmiş. 830 tane lojmana da bir düzenleme koymuşlar. Diyorlar ki 'Dört ay içerisinde lojmanlar tahliye edilir'. Şimdi burada şimdi bunu duyan bir insan hangi duyguyla hareket eder? İşte böyle tepki verir. Bu özelleştirmeden vazgeçilsin, bu yanlıştan dönülsün. Meşru zeminde sonuna kadar gidilecektir. Bundan herkes emin olsun. Arkadaşlarımızla yapılacak değerlendirmeler sonucu yol haritamızı günden güne güncelleyeceğiz. Eylem şeklimizi gene dediğim gibi meşru zeminde olmak üzere, her şey meşru zeminde. Kendimizi güncelleyeceğiz eylem konusunda. Yerel kamuoyu, Türkiye kamuoyuna buradan bir mesaj vermek istiyorum. Bu sadece bu bölgenin meselesi değil. Bu milli bir mesele. Ülke kaynaklarının heba edildiği bir ortamın içerisinde, heba edilmek üzere olduğu bir ortamın içerisindeyiz. Buna ülke olarak sahip çıkılması gerekiyor. Bugün burada yarın başkası bu böyle devam etmemeli. Fütursuz özelleştirmeler işçiyi yok sayarak yapılacak pazarlıklara karşı topyekun ülke olarak direnmemiz gerekiyor diye düşünüyorum."