Çayırhan'daki madencilerin eylemine CHP'li Yavuzyılmaz ve BTP Genel Başkanı Baş'tan destek... "Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyorsunuz"
Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nda varlık satışı kararına karşı başlatılan madenci eylemine destek amacıyla CHP Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş maden sahasına geldi. Hüseyin Baş, "Siz maaşınız için değil Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyorsunuz" dedi.
(ANKARA) - Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nda varlık satışı kararına karşı başlatılan madenci eylemine destek amacıyla CHP Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş maden sahasına geldi. Hüseyin Baş, "Siz maaşınız için değil Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyorsunuz" dedi.
Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nda varlık satışı kararına karşı başlatılan madenci eylemine destek amacıyla Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ve CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz maden sahasına geldiler.
Yavuzyılmaz yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Günlerdir süren maden ocağına kendinizi kapatarak duyurmaya çalıştığınız özelleştirmeye karşı cesurca yaptığınız bu mücadelenin neticesinde ilk kez Enerji Bakanı ve sendika yöneticileri bir araya geldiler. Enerji Bakanı, Bakan yardımcıları, kurumların genel müdürleri dörder kişilik heyetlerden oluşan iki sendikanın işçi temsilcileri ile görüşmeler yaptılar. Bu konuyla ilgili sendika yöneticileri açıklamalar yapacaklar ama biz aldığımız bilgiler doğrultusunda hem kamuoyunu hem sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
"Burada yapılmak istenen özelleştirme ve varlık satışı"
Değerli madenci kardeşlerim burada yapılmak istenen özelleştirme, termik santral tarafında bir varlık satışı içeriyor. Yani termik santrali, tesisini, lojmanını, arsalarını, arazilerini, sosyal tesislerini, tüm makina ve techizatını bir daha kamuya devredilmemek üzere ihaleye girecek şirkete AK Parti teslim etmek istiyor. Diğer taraftan maden sahalarının 31 Aralık 2059 tarihine kadar işletme hakkını yine bu şirkete devretmek istiyor. 2060 yılında bu bölgede çıkarılacak kömür kalmayacağı için zaten kamuya devredilecek. Bahsedilen ruhsat sahaları, arsa ve araziler bu bölgedeki ilçelerin yarısı kadar geniş bir araziyi temsil ediyor. Bu bakımdan vatandaşın yaşadığı ve ilçenin genişleyeceği ve büyüyeceği kalkınacağı bu alanlar bu şirketlere teslim edilmek isteniyor. İşte bu nedenle madencilerin ve termik santral işçilerinin yaptığı bu eylemlerin sesini duyurmak için sendika yöneticileri ısrarla Enerji Bakanı ile görüşmek istedi.
"Hava buz kesti işçi eylemine devam etti"
Burada bu eylemin başladığı ilk günden itibaren yağmur yağdı işçi eylemine devam etti. Hava eksilere kadar soğudu işçi eylemine devam etti. Kar yağdı işçi eylemine devam etti. Hava buz kesti işçi eylemine devam etti. Ve bugün itibariyle bakanlık bu kararlı duruşu görerek, görüşme yapmak zorunda kaldı. Yapılan görüşme neticesinde şu an itibariyle burada işçilerin talepleri özelleştirmeye karşı duruşları hükümet kabinesinin toplantısına aktarılıyor. Enerji bakanı bu talepleri aktaracağını ifade etmiş durumda. Ancak özelleştirmeyi durdurmakla ilgili, ihale sürecini durdurmakla ilgili tek kelime etmiş değil. Hala AK Parti hükümeti seksen beş milyonun vergileriyle burada kurulmuş ve işletilmekte olan, kar eden, verimliliği yüksek olan bu kamu işletmesini özelleştirmek istiyor. Hala daha burada maden işçisinin vermek istediği mesaj tam olarak anlaşılmamış durumda. Buraya Ankara Milletvekili Fuat Oktay'ı gönderdiler, 'git bak maden işçisi kararlı mı? Maden işçisi esniyor mu? Bu düşüncesinden geri döner mi?' dediler. Fuat Oktay buraya geldi, sizin kararlılığınızı gördü ve buradan doğru mesajı alarak gitti. Dedi ki Enerji Bakanı'na 'Sen git görüş, yoksa bu maden işçisini biz kandıramayız, ikna edemeyiz' minvalinde mutlaka cümleler kurdu. Ardından bugün itibariyle görüşme yapıldı. Ancak bakan, burası özel sektör tarafından işletilirken termik santral kısmında kısa süreli bir devir olduğunda özel şirketin gerekli yatırımları zamanında yapmadığını. O nedenle varlık satışı yapılırsa burada yatırımları, bakımları yapabileceği yönünde açıklamalar yaptığı bilgisi bize ulaştı. Yani Sayın Bakan, özel bir şirketin elinde bir kamu işletmesinin ne hale geldiğini görüyor ve bunu engelleyip de özelleştirmeyi ortadan kaldırması gerekirken daha beterine yönelip süreli devir değil tümüyle varlık satışını bir çözüm olarak görüyor. Değerli madenci kardeşlerim burada bu mücadelenin hangi sonuca ulaşacağı sizin tavrınıza ve duruşunuza bağlı. Bugüne kadar aileni,z çocuklarınız, eşleriniz, analarınız, babalarınız dondurucu soğukta buraya geldiler. Bu maden ocağının kapısının önünde sizinle birlikte nöbet tuttular. Sizi burada Ak Parti'nin kurnazlıklarıyla kandırsınlar, 'özelleştirmeden zarar gelmez, nasılsa sizi bir şekilde tutarız, size destek oluruz' diyip günü geldiğinde de artık görevde değiliz diyerek bu destekten sizi mahrum bırakacakların kandırmasını aileleriniz de kabul etmeyecektir. Çocuklar buraya geldiğinde ellerini sıktığımızda nasıl üşüdüğünü bizler gördük. Hepimize ait olan bu madenlerden elde edilen karın bir şirketin kasasına değil doğrudan devletin hazinesine aktarılması için sizin kararlılıkla ya özelleştirmeyi durdurursunuz ya da biz burada eylem yapmayı sürdürürüz. Burada meşalesini yaktığımız bu ateş büyüyerek tüm Türkiye'ye yayılır. Bir işçi dayanışması olur' mesajını vermemiz gerekiyor."
Hüseyin Baş yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Umarız buradaki mücadelenin hakkıyla kazanıldığı.hükümet yetkililerinin artık bu ekonomik zulme dur dediği bir sonuç ortaya çıkar diye umut ediyoruz.
"Atatürk'ün kurduğu ne kadar işletme varsa mevcut hükümet 20 yılda satıp savurdu"
Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak buraya sadece işçi kardeşlerimizle dayanışmak için gelmedik. Biz aslında buraya Türkiye'de var olan ekonomik anlayışın aslında Türkiye'nin bugünlerini değil, yarınlarını da sattığının altını çizmek için geldik. Türkiye'de neoliberal bakış açısı özelleştirmeler adı altında ülkemizin madenini, ülkemizin kaynağını ne yazık ki yandaşa veya yabancıya peşkeş çekmekle 20 yıl geçirdi.Bu ülke kuruluşunu, varlığını, ayakta duruşunu Atatürk'e ve Atatürk'ün kurduğu sisteme ve yapılara borçlu. Atatürk'ün kurduğu ne kadar işletme varsa mevcut hükümet 20 yılda satıp savurdu.
"Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyorsunuz"
Sizin mücadeleniz şuana kadar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde inanın bana hiçbir siyasi partinin yapamayacağı bir mücadeledir. Sizin mücadeleniz Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kurduğu cumhuriyette tarih boyu olmamış bir mücadeledir. Çünkü siz maaşınız için mücadele etmiyorsunuz siz bütün Türkiye ve Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyorsunuz."