Birlik Sağlık-Sen'den Sağlık Bakanlığı'na tepki: "Ne sağlıkta şiddeti önlediniz ne de sağlık çalışanlarının karnını doyurabildiniz"

TAKİP ET

 İzmir Bayındır Devlet Hastanesi'nde yaşanan yemek skandalıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, Sağlık Bakanlığı'na tepki göstererek 'Sağlıkta şiddeti önleyemeyenler sağlık çalışanlarımızın karnını da doyuramamıştır. Ne sağlıkta şiddeti önlediniz ne de sağlık çalışanlarının karnını doyurabildiniz' dedi.

HABER: TENZİLE AŞÇI - KAMERA: KERİM UĞUR

(İZMİR)- İzmir Bayındır Devlet Hastanesi’nde yaşanan yemek skandalıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, Sağlık Bakanlığı’na tepki göstererek “Sağlıkta şiddeti önleyemeyenler sağlık çalışanlarımızın karnını da doyuramamıştır. Ne sağlıkta şiddeti önlediniz ne de sağlık çalışanlarının karnını doyurabildiniz” dedi.

Daha önce baskı ve mobbing iddialarıyla gündeme gelen İzmir Bayındır Devlet Hastanesi, geçtiğimiz günlerde sağlık personeline verilen kahvaltı menüsü ile ekmeğin sınırlandırılmasıyla tartışma konusu olmuştu. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda sağlık çalışanlarına verilen kahvaltı menüsü ve yazılan uyarı notlarını gündeme getirmişti. Paylaşımda personel kahvaltı menüsünde 8 tane zeytin, 1 adet parça peynir ve vişne reçeli bulunurken personelin ekmek ve su hakkının sınırlandırılması dikkat çekmişti.

Kamuoyunda tartışmalara neden olan menüye ilişkin konuşan Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, sorunun temelini hastane yemeklerinin özelleştirilmesine dayandırırken, iktidarı eleştirdi.

“Yemeğin ne kalitesi ne hijyeni ne de doyuruculuğu kalmıştır”

Hastanede verilen yemeğin sadece tek bir hastaneye özgü olmadığının altını çizen Doğruyol, “Bayındır Devlet Hastanesi’nin kahvaltı menüsünü sosyal medyada paylaştık. Orada görünen sekiz adet zeytin ve küçücük bir zeytin dilimiyle hastalarımızın ve sağlık çalışanlarımızın doyması mümkün değil. Ama bu yemek sorunu sadece Bayındır Devlet Hastanesi’nde değil. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin yüzde 99’unda aynı manzaralarla karşılaşmaktayız. Hastane yemeklerinin kamu elinden alınarak yani hastanenin kendisinin yapmasının elinden alınarak özelleştirilip şirketlere devredilmesiyle birlikte hastalarımızın ve sağlık çalışanlarımızın yedikleri yemeğin ne kalitesi ne hijyeni ne de doyuruculuğu kalmıştır” ifadelerini kullandı.

“Yemek sorunu bugünün sorunu değildir”

Doğruyol şunları kaydetti; “Sağlık çalışanlarımız 7/24 görev yapan arkadaşlarımızdır. Bu kalitesizleşmenin önünü bir şeilde kesmek gerekir. Bunun için bizim öncelikli önerimiz, eskiden olduğu gibi hastanelerimizin mutfaklarında bu yemeklerin yapılması. Hastane idarelerimizin ve Sağlık Bakanlığımızın kontrolünde bu yemeklerin yapılması gerekmektedir. Ancak bunu göze almak çok kolay değildir. Önümüzdeki süreçte bunu tekrardan hastanelerin mutfaklarında bu yemekler yapılarak hem doyurucu hem hijyenik olmasını hem de o yemeklerin yenilenebilir olması yönünde adımlar atılacağını düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı’ndaki yemek sorunu bugünün sorunu değildir. Yıllardır süregelen bir sorundur. Özelleştirilen yemek hizmetlerinde şirketlerin önceliği kârdır. Bundan dolayı da yemeklerin kalitesizleştirildiği ortadadır. Mesela cacık... Cacık dediğimizde biz salatalıkla yoğurdun karışımını anlarız. Ama bizim hastanelerimizde marulla cacık yapılmaktadır. Bu da sonuçta maliyet düşürme girişimidir.”

“Mutlaka altından farklı siyasi bağlantılar çıkacaktır”

Hastane yemeklerinin firmalardan temininde siyasi bağlantı vurgusu yapan Doğruyol, şu ifadeleri kullandı; “Ayrıca hastanede yazılmış olan yazıda ‘Birden fazla su almayın, birden fazla ekmek almayın’ gibi ibareler ilkokul çocuğuna bile yazılmayan ibarelerdir. Bu da neyi göstermektedir? Oradaki doktorundan hemşiresine ve teknisyenine sağlık çalışanlarımızın durumunu ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda gerekli girişimleri yapacağına inanıyoruz. Yemek hizmetlerinin bir şekilde önüne geçilmesi lazım. Tamam bu da çok kolay değil. Çünkü yemek hizmeti veren bu şirketlere dokunduğunuzda mutlaka altından farklı siyasi bağlantılar çıkacaktır. Buradaki en önemli konulardan biri de sağlıkta şiddeti önleyemeyenler sağlık çalışanlarımızın karnını da doyuramamıştır. Ne sağlıkta şiddeti önlediniz ne de sağlık çalışanlarının karnını doyurabildiniz.”

“Bir tutanak tuttuğunuzda bin bir sıkıntı peşi sıra gelebiliyor”

Hastanelerde yaşananların bir diğer nedeninin denetim olduğuna dikkat çeken Doğruyol, ihaleyi alan yemek şirketlerinin siyasi bağlantıları nedeniyle denetim yapılamadığını söyledi. Doğruyol, “En büyük sorunlarımızdan biri hastanelerde hem hastaların hem de personelin yediği yemeklerin denetlenmemesi. Bu yemeklerin denetlenmesi gerekir. Çünkü ihale yapılırken orada gramajlar belli. Mesela bir öğünde 70 gram et olacak gibi. Ama bu denetleme mekanizmaları da yok. Bu denetleme mekanizmasıyla ilgi idarecilerimiz tutanak tutmaktan da çekiniyorlar ve tedirgin oluyorlar. Çünkü o siyasi bağlantılardan dolay başımıza ne geleceği belli değil diye çekiniyorlar. Buralarda bürokratlarımız da özgür değil. Şirketlerin de arkadaki siyasi bağlantılarından dolayı tutanak tutmak ve denetlemek çok kolay değil. Bir tutanak tuttuğunuzda bin bir sıkıntı peşi sıra gelebiliyor” diye konuştu.

“Tek referans siyaset”

Doğruyol şunları söyledi:
“Kamu kurum ve kuruluşlarımız devletin kurumlarıdır. Bu kurum ve kuruluşlarımızdan siyasetin elini çekmesi gerekir. Bir hastanede çalışan temizlik personelinin görev yapacağı birimi siyaset belirleyemez. A ya da B partisini başkanı ya da milletvekili değil, o personelin birimini oranın ita amiri, başhekimi ya da müdür belirler. Ama maalesef böyle değil. Çünkü bizim Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm kurum ve kuruluşlarımız ikişer yıllık sözleşmeli olarak görev yapıyorlar .Her iki yılda bir de başka hiçbir referans yok. Tek referans siyaset. Denetleme mekanizmalarının mutlaka yerine getirilmesi lazım.”

“Çıkan yemekleri öncelikle o şirket sahiplerinin önüne koymak lazım”

Sağlıksız yiyecekler konusunda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve yemek firması sahiplerine seslenen Doğruyol, şu ifadeleri kullandı; “Yemekleri kendi hastanelerinde yapılmayan yemeklerimiz var. Bir hastanede yapılan yemeğin birkaç hastaneye dağıtıldığı bölgelerimiz var. Doğal olarak 20-30 kilometre taşıma sistemine gidildiğinde o yemeğin yenilecek hali kalmıyor. Bence bu çıkan yemekleri öncelikle o şirket sahiplerinin önüne koymak lazım. Ardından da Sayın Sağlık Bakanımız başta olmak üzere o bürokrat arkadaşların da önüne koymakta yarar var.”