AK Parti grup toplantısı... Erdoğan'dan CHP'ye kreş tepkisi: "Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar"

TAKİP ET

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Grup Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında Milli Eğitim Bakanlığı'nın CHP'li belediyelere kreşlerin kapatılmasına ilişkin gönderdiği yazıyla ilgili; "Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar ama üzerine ahkam kesmede, 'Engelleniyoruz' naraları atmada pek hevesli ve mahirler. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir. Kreş açmanın, anaokulu açmanın, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse 'Ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum' diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler" dedi.

(TBMM) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında CHP'li belediyelere kreşlerin kapatılmasına ilişkin yazı gönderilmesiyle ilgili, "Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar ama üzerine ahkam kesmede, ‘Engelleniyoruz’ naraları atmada pek hevesli ve mahirler. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir. Kreş açmanın, anaokulu açmanın, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse ‘Ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum’ diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Grup Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

CHP'li belediyelere kreşlerin kapatılmasıyla ilgili yazı gönderilmesi ve bu konudaki tartışmalara değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelere münhasıran kendi uhdesinde olan anaokulu hizmetinin işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan bir yazı gönderiyor. Bu hatırlatma kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Bu ikazın yapılma mecburiyetinin gerisinde ise yine CHP’nin AYM’ye götürerek iptal ettirdiği bir düzenleme bulunuyor. Tıpkı öğrenci bursları meselesi gibi burada da CHP, bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda yine istismar siyasetine sarılıyor. Yazının belediyelere ulaşmasının ardından CHP Genel Başkanı ve kimi belediye başkanları meydanlara dökülüp abuk sabuk ifadelerle kendi akıllarınca bize meydan okuyor. Cehalet, tek başına katlanılabilir bir eksikliktir ama cehaletle ukalalık bir araya geldiğinde çekilmez hal alıyor. Son hadisede CHP’nin ve kimi belediye başkanlarının sergiledikleri tablo tam olarak budur. Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki anaokulu, kreş ayrımını dahi bilmiyor. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar ama üzerine ahkam kesmede, ‘Engelleniyoruz’ naraları atmada pek hevesli ve mahirler. Hadi anladılar diyelim, bu sefer de fıtratlarının ayrılmaz bir parçası haline gelen yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir. Kreş açmanın, anaokulu açmanın, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse ‘Ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum’ diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler."

"Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir"

Harp Okulları mezuniyet töreninin ardından kılıç çatarak yemin eden teğmenlerin disiplin kuruluna sevk edilmesine de değinen Erdoğan, şöyle konuştu: 

"Benzer bir tavra, mezuniyet töreninde sergiledikleri disiplinsizlik sebebiyle soruşturmaya uğrayan teğmenlerle ilgili şahit oluyoruz. Neymiş, benim birincilere diploma vermemin değerlendirmesini yapıyorlar. Birinci olmuş, huzurumuza getirilmiş. Yapmam gereken, onların diplomalarını vermektir ama bunların disiplinsizlikle ilgili herhangi bir yanlışı varsa o da yine özellikle Harp Okullarının Yüksek Disiplin Kurulunun huzurumuza getirdiği bir neticedir. Bunlar, daha birkaç ay önce sosyal medyada bize hakaret ettiği için yargılanıp cezaevine konulan birisi konusunda da utanç verici bir yaygara kopardılar. Bu küfürbazı getirip protokole oturtacak kadar şuurlarını kaybettiler. Sonra bu kişi, oklarını kendilerine çevirince apar topar ‘Bilmiyorduk, haberimiz yoktu’ açıklamalarıyla tornistan ettiler. Millete ve milletin inanç değerlerine hakaret eden kim varsa en büyük destekçisi bilin ki CHP’dir.

Disiplinsizlik suçlamasıyla disiplin kuruluna sevk edilen teğmenlerle ilgili de, önünü arkasını düşünmeden bir tavır içine girdiler. Halbuki disiplin her yerde lazımdır ama söz konusu Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunda hayati öneme sahiptir. Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda komutanlarından değil, Pensilvanya’dan emir alan asker elbisesi giymiş militanların ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir? Türkiye, 1960 darbesini ve süreçteki pek çok cunta girişimini yaşadı. 1971 muhtırasını tecrübe etti. 1980 darbesinin zulmünü iliklerine kadar hissetti. 1997 postmodern muhtırasının ayıbına maruz kaldı. 15 Temmuz’da milletin sinesine çarpıp yenilmeselerdi darbecilerin ülkeyi nasıl bir iç savaş iklimine sürükleyeceklerini bilmeyen var mı? Tüm bu hakikatler gün gibi ortada dururken kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? Bu nasıl bir şuursuzluktur?

"Kimse bu orduyu sağa, sola çekmesin"

CHP’nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordu, bir zümrenin, bir partinin değil; milletin ordusudur. TSK, peygamber ocağıdır. Kimse bu orduyu sağa, sola çekmesin. Ordumuzun konumunu gayet iyi biliyoruz. CHP zihniyeti onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır. Kahraman ordumuz, vesayet heveslerinden ve FETÖ’cü hainlerden temizlendikçe vatan savunması görevini çok daha etkin ve başarılı şekilde yerine getirmeye başlamıştır. Ülkenin içiyle uğraşmak yerine sınırlarımız ötesinde terör örgütlerine nefes aldırmayan bir orduya sahibiz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gıptayla takip edilen başarılarına bölücü terör örgütünün uzantılarıyla yan yan yürümekten gocunmayan istismarcıların gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. Hem 3-5 oy için ‘Mustafa Kemal’in itleri’ hakaretlerini sineye çekeceksiniz hem Meclis kürsüsünden bölücü örgüt yandaşlarından ayar üstüne ayar yerken gıkınızı çıkarmayacaksınız hem 14-28 Mayıs seçimleri sürecinde Kandil ve Pensilvanya’dan gelen destek beyanlarına bir çift laf etmeyeceksiniz hem de bugün karşımıza çıkıp Gazi Mustafa Kemal’den, Cumhuriyet'ten, vatan, millet sevgisinden bahsedeceksiniz. Siz gidin önce kara sicilinizle yüzleşin, bu zamana kadar karşısında dut yemiş bülbüle döndüğünüz hakaretlere niçin ses etmediğinizin hesabını verin.

Türkiye’ye işgalci diyenlere, TSK’ya ‘kimyasal silah kullandı’ iftirası atanlara niçin destek olduğunuzu açıklayın. DEM’li belediyeler arasında mekik dokurken ne hakla Cumhuriyet üzerinden eleştiriyorsunuz? Böyle bir konuda bize laf söylemek sizin haddinize mi? Ordumuza başta Balkan Harbi olmak üzere çok ağır bedeller ödeten siyaset virüsünün bulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. İttihatçılar ile itilafçılar arasındaki çekişme sebebiyle tarihimizin en büyük toprak kayıplarını yaşadık. Siyaset virüsünün bir orduyu içten içe nasıl zayıflattığını Balkan Savaşları’nda tecrübe ettik. Cumhuriyet tarihimiz boyunca da her 10 yılda bir tekrarlanan vesayet teşebbüslerinde ordumuzun nasıl bir girdaba sürüklendiğini, milletimizle nasıl karşı karşıya getirildiğini gördük. CHP’nin sorumsuz yöneticilerinin ordumuzu nizamsızlık, disiplinsizlik tehditleriyle karşı karşıya bırakmasına göz yummayacağız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasiyi, hukuku, adaleti, sivil siyaseti ve milletimizin haklarını savunmayı canımız pahasına sürdüreceğiz."

(Bitti)