Ahmet Özer'in gözaltına alınması... Bakırhan: "Demokratik toplumcu bir belediyeciliği hayata geçirdiği için belli ki biraz zorlarına gitmiş, rahatsız olmuşlar"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Halkın iradesine dönük yine operasyonla karşı karşıyayız. Esenyurt Belediye Başkanı 'Kent Uzlaşısı'yla seçilmişti. CHP adayıydı ama Esenyurt'ta bulunan kadınlar, terekemeler gençler kendisine oy vermişti. Ahmet Özer demokratik toplumcu bir belediyeciliği hayata geçirdiği için belli ki biraz zorlarına gitmiş, rahatsız olmuşlar. Buradan operasyonları yapanlara sesleniyoruz, defalarca bunu gördük yeter artık bu oyunları bırakın. Bu yanlıştan dönün halkın iradesine saygı gösterin Ahmet Özer'i de serbest bırakın" dedi.
(TBMM)- DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Halkın iradesine dönük yine operasyonla karşı karşıyayız. Esenyurt Belediye Başkanı 'Kent Uzlaşısı'yla seçilmişti. CHP adayıydı ama Esenyurt'ta bulunan kadınlar, terekemeler gençler kendisine oy vermişti. Ahmet Özer demokratik toplumcu bir belediyeciliği hayata geçirdiği için belli ki biraz zorlarına gitmiş, rahatsız olmuşlar. Buradan operasyonları yapanlara sesleniyoruz, defalarca bunu gördük yeter artık bu oyunları bırakın. Bu yanlıştan dönün halkın iradesine saygı gösterin Ahmet Özer'i de serbest bırakın" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, TBMM'de Grup Toplantısı'nda, şunları söyledi:
"Başlarken olumsuz bir şeyle başlamak istemiyordum ama maalesef halkın iradesi olarak gösterilen cumhuriyetin yüzüncü yılında halkın iradesi olarak seçilen Esenyurt belediyesi Ahmet Özer, bugün gözaltına alındı. Halkın iradesine dönük yine operasyonla karşı karşıyayız. Esenyurt Belediye Başkanı 'Kent Uzlaşısıyla seçilmişti. CHP adayıydı ama Esenyurt'ta bulunan kadınlar, terekemeler gençler kendisine oy vermişti. Ahmet Özer demokratik toplumcu bir belediyeciliği hayata geçirdiği için belli ki biraz zorlarına gitmiş, rahatsız olmuşlar. Buradan operasyonları yapanlara sesleniyoruz, defalarca bunu gördük yeter artık bu oyunları bırakın. Bu yanlıştan dönün halkın iradesine saygı gösterin Ahmet Özer'i de serbest bırakın.
"Geriye kalan yüzyılda Oğuz Atay'ın dediği gibi, 'Korkuyu beklerken' durumu ortaya çıktı"
Cumhuriyetin bir yüzyılını geride bıraktık. Geride bıraktığımız cumhuriyette Türkler de dahil olmak üzere halklar, inançlar, çeşitli gruplar çok ciddi bir travma yaşadı. Geriye kalan yüzyılda Oğuz Atay'ın dediği gibi, 'Korkuyu beklerken' durumu ortaya çıktı. Tam da geçen yüzyılda her şeyden korkan ülkeyi korkuyla yöneten bir anlayışla yönetildik. Cumhuriyet demokrasiden korktuğu için demokratikleşemedi. Cumhuriyet hedeflerine ulaşamadı çok gerisinde kaldı. Herkesin cumhuriyeti malesef olamadı. Küçük Bir azınlığın cumhuriyeti oldu. Küçük bir azınlığa hizmet etti. Aslında cumhuriyetin özü demokrasidir demokrasi maalesef olamadı.
"Yüzyıl önce de cumhuriyet kurulunca da 'beka' diyorlardı, yüzyıl geçti hala 'beka' diyorlar"
Cumhuriyetin ilk yüzyılı her birimizi tanığı, sanığı mazlumlarıyız. En çok da bu yüzyılda Kürtler büyük bir zulme uğradı. Hükümetler, iktidarlar değişse de cumhuriyet ve Kürtlerin ilişkisi bir türlü değişmiyor. İnkar ve baskı üzerine kurulu bir şekilde devam ediyor. Bu ülke yüzyıldır ölümlere kutuplaşmalara trilyon dolarlar harcadı buna rağmen elde var bir çözülmeyen Kürt sorunu, olmayan bir demokrasi yüzyıl sonra bize kaldı. Yüzyıl önce de cumhuriyet kurulunca da 'beka' diyorlardı, yüzyıl geçti hala 'beka' diyorlar.
Cumhuriyet başta, Kürtlerle alevilerle dışladığı tüm halklarla ve inançlarla en önemlisi demokrasi ve özgürlüklerle barışmak zorundadır. İkinci bir yüzyılın başlangıcını cumhuriyet barışmakla sağlayabilir. Ülkenin huzura kavuşması refah içinde yaşaması için Kürtlerin özgürleşmesi ülkenin demokrasisinin gelişmesi gerekiyor.
Kuruluşta beraber kan döktük alın teri döktük ama Cumhuriyeti eşit yaşadığımız bir zemin haline getiremedik o zaman beraber alın terimizin aktığı ovaları, toprakları demokratik bir cumhuriyete ulaştırmak gibi görev ve sorumululuk hepimizin önünde duruyor. En başta da hükümetin, iktidarın önünde duruyor.
"Çözüm yolları üretemezsek maalesef bu yüzyılı da kaybetmekte karşı karıya kalabiliriz"
İçinde bulunduğumuz süreç, herkesin cesurca çekinmeden birlikte tartıştığı birlikte konuştuğu bir anlayışa ihtiyaç var. İkinci yüzyılı birlikte konuşup tartışamazsak birlikte çözüm yolları üretemezsek maalesef bu yüzyılı da kaybetmekte karşı karıya kalabiliriz. Türkiye'nin demokratik geleceği için siyaset kurumu, tarihsel düşmanlıklara ve intikam duygusuna yaslanmaktan artık vazgeçmelidir. Her demokrasi hak denildiğinde bir düşmanlık intikam duygusunu ortaya sermekten siyaset kurumu bu dili terk etmelidir.
"Demokratik bir Türkiye kurmak için her zamankinden daha büyük bir fırsatın olduğunu belirtmek istiyorum"
İkinci yüzyılda, farklılardan korkmayan, farklılıkları zenginlik sayan, demokratik ulus anlayışına ihtiyaç var. Bu ülkenin en sahici güvencesi de demokratik bir ulus yaratmaktan geçmektedir. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında tüm siyasi ve toplumsal çevrelere çağrımızdır, gelin önyargılarımızı, husumetlerimizi bir kenara bırakalım, halkların barış içerisinde kardeşçe eşit yaşadığı bir Türkiye'yi hep beraber kuralım. Biraz önce sayın Cumhurbaşkanının konuşmasını da izledim, o da 'daha demokratik, kapsayıcı, kardeşleştiğimiz bir zemin yaratalım' diyordu. Tam da bunun bugün koşulları var. Türkiye'nin büyük bir çoğunluğu bugün halkların kavga ettiği çatıştığı bu zemin yerine, halkların birlikte barış içerisinde yaşadığı zemini talep ediyor. Başta iktidar partisi olmak üzere, Türkiye'deki siyasi partilerin tamamı dile getiriyor. Demokratik bir Türkiye kurmak için her zamankinden daha büyük bir fırsatın olduğunu belirtmek istiyorum.
Biz, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile taçlandırılmış bir cumhuriyet istiyoruz. Demokratik cumhuriyet eşit yurttaşlık, çok kültürlüm toplum ve yerel demokrasinin güvence altına alınmasıdır. Ahmet Özer'in uyduruk gerekçelerle gözaltına alınmasına değil... Kürt sorununda ve Ortadoğu politikalarında fırtına ekenler bugün rüzgar biçiyorlar. Dün fırtına ekenler bugün biçtikleri rüzgarın etkisi altında sarsılmak zorunda kaldılar. Sürekli 'Kürtler ne istiyor' deyip duruyorlar. Yüzyıldır Kürtler ne istediğini dile getirdi ama anlamak istemiyorlar. Evet bunun cevabını iki kelimeyle bir defa verelim, Kürtler, yüzyıldır ellerinden alınan kimlik ve iradelerini istiyorlar. İşte Kürt sorunu kimlik ve iradesi reddedilen Kürtlerin kimlik ve iradelerinin tanınmasıdır. Bundan anlaşılmayacak bir şey var mı?
"Kürtler, temenni istemiyor anayasal güvence istiyor"
Dönem kritik bir dönemdir. Bu dönemde karnından konuşmayan topu çevirmeden dönemi anlayan, açık ve net kendi düşüncesini ortaya koyan bir tartışma sürecine ihtiyaç var. Kürt sorunu bir tanınma sorunudur. Bir anayasal sorundur. Dolayısıyla tanınma ve anayasal güvence altına alınması, bu ülkede Kürt sorunu nedir, nasıl çözülür diyenlere de en büyük cevabı vermiş olacaktır. İkinci yüzyılın başlangıcında artık Kürtler temenni istemiyor. Kürtler, temenni istemiyor anayasal güvence istiyor. Arttık temennilere herkesin karnı tok. Kürtlerin taleplerini karşılayacak demokratik anayasal güvence kaçınılmaz bir şekilde önümüzde duruyor.''